Dünkü yazımda, 27 Mayıs'ın asıl amacının özet olarak:
"Soğuk savaş döneminde, Batı Bloku içinde yer almış ama Batının toplumsal normlarından uzak olan devlet yapısının, kendini koruyacak ölçüde yeniden dizayn edilmesi...
Batı'ya entegrasyon için devlet yapısının yeniden inşası ve burjuva demokratik özgürlüklerin kontrollü de olsa önünün açılması..." denilmişti.
Ve de yazımın sonu "Peki, 27 Mayıs müdahalesinin getirisi nedir, götürüsü nedir" diyerek bağlanmıştı
***
27 Mayıs, toplumun bir kesiminde sevinç yaratırken, diğer bölümünde büyük bir acı yaratmıştır, ama ülkenin kurucu değerlerini ayağa kaldırmış ve bir demokrasi rüzgârı estirmiştir.
Cumhuriyet döneminin en demokratik, laik ve özgürlükçü anayasası 27 Mayıs döneminde yapılmış ve 1961'de halkoyu ile kabul edilmiştir.
Bu anayasada yasama, yürütme, yargı olarak kuvvetler ayrılığı netleşmiş; yargı bağımsızlığı sağlanmış, sosyal devlet ilkesi ilk kez kabul edilmiştir.
Ama 1971 muhtırası ile tırpanlanmış, 1980 darbesi ile lağvedilmiş ve bugün aranır olmuştur.
***
Kararları hoşuna giderse övülen, hoşuna gitmezse sövülen, ama bugün için yine de hem toplumun hem yargının tek güven kurumu olan, çıkan yasaların anayasaya uygunluğunu kontrol eden AYM (Anayasa Mahkemesi), o dönemin ürünüdür.
***
1961 Anayasası ile özerkliğe kavuşan, uzun bir dönem toplumun tek haber kaynağı ve eğlence kanalı olan, ama bugün iktidarın borazanı olan TRT, o dönemin bir özerk kuruluşu olmuştur.
***
Bugün yargıyı tartışılır hale getiren HSYK'nun öncesi olan, döneminde yargıya büyük saygınlık kazandıran "Yüksek Hakimler Kurulu", 1961 anayasasının 143'üncü maddesi ile o dönemin ürünüdür.
***
Amacı, "Milli güvenlik ile ilgili kararların alınmasında ve koordinasyonunun sağlanmasında gerekli temel görüşleri Bakanlar Kuruluna tavsiye etmek" olan...
Ama bugün, iktidar partisinin politikasına uygun kararlar alarak iktidar politikalarına meşruiyet kazandıran bir kurula dönüşen MGK (Milli Güvenlik Kurulu), 1961 anayasasında yer alarak o dönemin ürünüdür.
Kuruluş amacı "ekonomik ve sosyal kalkınmayı hızlandırmak" olan, ama daha çok Batıya entegrasyonu sağlamaya yönelik proje, plan ve kararlar geliştiren ve 30 Eylül 1960 tarihinde kurulan DPT (Devlet Planlama Teşkilatı), o dönemin ürünüdür.
***
1980'e kadar süren Cumhuriyet Senatosu ve Millet Meclisi olarak çift meclisli çalışan yasama dönemi, o dönemin yani 1961 anayasasının ürünüdür.
***
Ve emek dünyasının, çalışma hayatında uzun yıllar bedel ödeyerek kazandıkları sendikaların grev ve toplu sözleşme hakkı...
Ve yine önceden izin almaksızın dernek kurma, gösteri ve protesto yapma hakkı o dönemin ürünüdür.
***
Ve tek tek sayamayacağımız diğer getirilerle...
Ve üniversitelerin özerkliğiyle...
Ve genelde düşünce ve örgütlenme özgürlüğünün beslediği demokrasi rüzgârı, 1961 anayasası ile yaratılan siyasal ve sosyal iklimin, yani o dönemin ürünüdür.
Nitekim bu demokrasi rüzgârı, "Bu anayasa bize bol geliyor" diyerek ve de "Sosyal uyanış, ekonomik gelişmeyi aştı" diyerek 1971 muhtırası ile tırpanlanmıştır.
İşte bugün, o anayasal iklim aranır olmuştur.