Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) iktisat profesörü Prof. Dr. Daron Acemoğlu, aylardır, hatta son yıllarda devamlı şekilde Türkiye’deki ekonomik gidişin kötü olduğunu vurguladı durdu.

Bu kötü gidişin nedenlerini anlattı.

İkazlarını yaptı.

Çözüm yollarını önerdi…

Ama ne fayda…

Neticede son on yılda gelinen nokta, tam anlamıyla bir yönetim yetersizliğinden kaynaklanıyor.

Aslında bu ülkenin yönetimi tek kişinin tekelinde, yani sayın Erdoğan’da olduğu için “yönetimsizlik” sorunu da tartışmaya açılmalı.

Kadrolarını, akil adamlarını, kurucu bürokratlarını, yetişmiş ekonomistlerini, iyi yöneticilerini yıllar içinde kaybeden, “tek seçici” rolü yüzünden ülkenin ekonomisini altüst ettiği gibi yönetim zafiyeti nedeniyle de Türkiye’yi içinden çıkılmaz duruma sokan sayın Erdoğan, 2021 yılında süratle erken seçime gitmeli.

Zaten yönetim ve ekonomide giderek dibe vurmasına neden olan küçük ortağı MHP ve lideri Devlet bey, erken seçimi dillendirmiyor ise de bu alanda alınacak karara itiraz edecek mecalleri yok.

Peki erkek seçim çözüm mü?

Diyelim ki Erdoğan gitti, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu iktidara geldi.

Olay biter mi?

Türkiye düzlüğe çıkar mı?

Kesinlikle hayır.

Kim gelirse gelsin.…

Önce ülkenin iç ve dış politikası ele alınmalı…

Dış itibar güvenilir hale getirilmeli.

İçerde güven sağlanmalı.

Sonra da sıra, sadece hukuk değil, gerçek demokrasi ve ayakları yere basan ekonomiye gelmeli.

Amma…

Ülkenin içinde bulunduğu durum, partilere, parti liderlerine ve bilinen siyasetçilere bırakılmayacak kadar önemli ve bir o kadar hayati bir tablo oluşturuyor.

Benim gibi düşünenler var olmalı ki…

“Türkiye sizi göreve çağırsa yapacağınız düzenlemeler neler olur?” sorusuna cevap veren Daron Acemoğlu, Türkiye’de kısa ve uzun dönemli problemler olduğunu belirtmiş.

Sonra da şunları eklemiş sözlerine:

“Türkiye’nin yaşadığı ekonomik problemlerde dış faktörlerin etkisi sınırlı, asıl sorun içerde. Yapılması gerekenin ilk aşamada “ekonomik kurumların ve yargının bağımsız hale getirilmesi gerekiyor”

Bunun yanı sıra, ekonomik krizin derinliğinden dolayı şirket ve bankaların bilançolarının çok kötü durumda olduğunu söyleyen Acemoğlu, “Yeni kaynaklar üretilmesi, dışarıdan para gelmesi, bilançoların düzeltilmesi lazım” diye de eklemiş...

Yani, “Ekonomi ve adalette reformlar yaparız ve bu işin içinden çıkarız” mealinde önerilerde bulunan Acemoğlu’na hak vermemek mümkün değil.

“İkinci bir Kemal Derviş dönemi mi öneriyorsun” diyenlere yanıtım şudur…

Hayır ama bu ülkeye de “yeni ve güçlü bir demokrasi” gelmesi şart.

Ülkemizi yeniden refaha, yeniden adalete, yeniden hukuka ve özetle yeniden koşulsuz-şartsız ve kısıtlı olmayan saf demokrasiye kavuşturacaksa o gelsin.

Bu Derviş veya Acemoğlu olmuş umurumda değil...