Çorum lisesi mezunları olarak 2001-2006 ve 2011 yıllarında Çorum Lisesi’nin bahçesinde toplanarak eski dostlarımızla unutulmaz lise anılarımızı paylaşmıştık.

25 Mayıs 2013 yılında da Çorum Lisesi 1963 yılı mezunları olarak 60 arkadaşımızla bir araya gelerek 50. mezuniyet yılımızı kutlamıştık.

Aradan 5 yıl daha geçti. Çok şükür geçen beş yılda Osmancıklı öğretmen Mustafa Göbel ve Avukat Orhan Öztürk kardeşimizden başka bir kaybımız olmadı.

12 Mayıs 2018 Cumartesi günü saat 10.00’da da Çorum Lisesi’nde toplanarak 55. mezuniyet yılımızı kutlayacağız.

Çok merak ediyorum, bakalım, 55. yıl toplantımıza kimler gelebilecek ?

Biz İstanbul’da her ay iş adamı Metin Muci, bürokrat Abdullah Bükülmez, savcı Hüseyin Eyüpoğlu, iş adamı Haldın Karaoğlu, bankacı Tuncay Erzurumlu, Noter Hüseyin Kadayıfçı, Avukat Yaşar Köstekçi, Dr. Sefer Kaya, tiyatro yazarı Tuncer Cücenoğlu, emekli subay Bahattin Baş, iş adamı Üstün Atalay, mühendis Safa Kılıç, Avukat Aydoğan Semizer, ÇEKVA Müdürü Erdal Karslı ve iş adamı Adnan Bayezit ile toplanarak Çorum lisesi anılarımızı yadediyoruz.

Toplantılarımızda, telefonla, Çorum’dan matematik öğretmenimiz Metin Aşkın’a,

adamı İsmail Ayvaz’a, avukat Adnan Çırakoğlu’na ve İskilip’ten öğretmen İsmet Kasımcan’a, Alaçatı’dan Beden eğitimi öğretmenimiz Hikmet Dikmen’e, Bodrum’dan edebiyat öğretmenimiz Bengü Can’a, Ankara’dan emekli Yargıtay üyesi İsmail Seçer’e, avukat Arif Damar’a, bürokrat Ramazan Yağız’a, eski Milletvekili Barış Can’a, İzmir’den öğretmen Necla Alaybeyoğlu ve emekli subay Uğur Alaybeyoğlu’na bağlanarak hal hatır soruyor sağlık ve mutluluk dileklerimiz iletiyoruz.

Ben dostluğu ve kardeşliği çok seven, dostluğa ve kardeşliğe çok önem veren bir insanım. Bu hayat felsefemi bir dörtlüğümde şöyle dile getirmiştim.

Bildiğim yerde misiniz bileyim?

Gördüğüm halde misiniz, göreyim ?

Ara sıra bir iki satır yazın da,

Varlığınıza şükredip sevineyim! (Mehmet Özata)

Meşhur Divan şairlerimizden Baki (Abdülbaki Mahmut-1526-1600) ne güzel söylemiş.

Âvâzeyi bu âleme Dâvut gibi sal!

Baki kalan bu âlemde bir hoş sâdâ imiş.

(Yüksek sesini bu âleme Davut gibi sal,

Çünkü, bu gök kubbede baki kalan ancak bir hoş sâdâ imiş.)

TOPLANTIMIZDA DOSTLARIMA ŞU ÖZEL ARMAĞANLARI VERECEĞİM.

Onları dinleyeceğim. Kesmeden, dinlermiş gibi yapmadan, vereceğim cevabı düşünmeden. Onları can kulağıyla dinleyeceğim.

Onları hasretle kucaklayarak, sevgimi, saygımı uygulamalı olarak göstereceğim.

Onlarla dağarcığımda topladığım şu güzel sözleri paylaşacağım. Örneğin ;

Sular hep aktı geçti, / Kurudu vakti geçti,

Nice Han, nice Sultan tahtı bıraktı geçti.

Dünya bir penceredir, / Her gelen baktı geçti. (Yunus Emre)

Karacaoğlan der ki, bakın olana / Ömrümün yarısı gitti talana,

Sual eylen bizden evvel gelene, / Kim var imiş biz burada yoğ iken?

Söyle hayran eyle beni, / Aşk oduna yanayım,

Her ne yana bakar isem, / Gördüğüm seni sanayım…(Yunus Emre)

Daha sonra rubainin babası Ömer Hayyam’ın çok sevdiğim şu rubaisini dostlarımla paylaşarak onlara veda edeceğim.

Dedim: Artık bilgiden yana eksiğim yok;
Şu dünyanın sırrına ermişim az çok.
Derken aklım geldi başıma, bir de baktım:
Ömrüm gelip geçmiş, hiçbir şey bildiğim yok… (Ömer Hayyam)

28 Mart 2018 / Mehmet Özata