Galiba bizde bayramlar amacına ulaşamıyor. Dini bayramlar dini duyguları, milli bayramlar milli duyguları yoğunlaştırıp toplumsal bir kaynaşmayı amaçlarken, her nedense bizim toplumda böyle bir kaynaşma olmuyor, olamıyor.
Ya bayramların kutlanış biçimi bu ruhu veremiyor ya da toplumsal kültürümüz ve sosyolojik nedenler bu kaynaşmayı oluşturmakta yetersiz kalıyor.
Aslında, bayramı çok seven bir toplum da değiliz. Bir tatil günü olarak bekliyoruz. Öyle ki, hafta sonuna gelen bayramlardan hiç de memnun olmuyoruz.
Buna rağmen 19 Mayıs'la ilgili MEB genelgesi, milli bayramları tartışılır hale getirdi. İktidar neden böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duydu? Niçin böyle bir tartışma zemini yarattı? Bilemiyoruz.
"Kılık-kıyafet, soğuk, eğitimin aksaması" gibi gerekçelerle 19 Mayıs törenlerine müdahale edilmesi; muhalefeti, sivil toplum kuruluşlarını, öğretmen sendikalarını haklı olarak iktidardan kuşku duymaya yöneltti.
Oysa ki 19 Mayıs, bu ülkenin bağımsızlık mücadelesinin başlatıldığı ilk gündür. Cumhuriyetin kuruluşunda çok önemli bir yeri vardır 19 Mayıs'ın.
Bu nedenle okuyucudan özür dileyerek, 19 Mayıs 2011 günü Çorum Haber'de yayınlanan, "19 MAYIS NASIL BAYRAM OLDU?" başlıklı yazımı bir kere daha okuyucuya sunmak istedim.
"23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı 1921'de, Cumhuriyet Bayramı 1925'te, 30 Ağustos Zafer Bayramı ise ilk olarak 1923'te Afyon, Ankara ve İzmir'de kutlanır ama 1935'te resmi bayram olarak kabul edilir.
19 Mayıs'ın bayram olmasının ise farklı bir öyküsü vardır.
Dörtte üçü emperyal işgale uğramış ülkede, kendiliğinden gelen direnişlerin milli bir kuvvete dönüştürülmesidir 19 Mayıs. Ve Mustafa Kemal'in önderliğinde topyekün düzenli bir direnişin örgütlenmesi için başlangıç günüdür 1919 yılının 19 Mayıs'ı.
Sonuçta Anadolu direnişleri "Milli Kuvvetler" olarak örgütlendirilmiş ve emperyal işgal Anadolu'dan kovulmuştur.
İşte bir 19 Mayıs günü Atatürk ve çok yakın arkadaşları, Dolmabahçe'de söyleşmektedirler. Gazeteci Nuriye Akman'ın 13 Haziran 1995'te Sabah gazetesinde yayınlanan röportajına göre Atatürk'ün yanında bulunanlar Şükrü Kaya, Ruşen Eşref, Kılıç Ali, Salih Bozok, Mehmet Seydan ve Nuri Conker'dir.
Atatürk sorar: 'Bugün günlerden ne?' Cevap: 'Salı, Çarşamba ...'
Ayın kaçı? 19'u. Aylardan ne? Mayıs.
'Ne oldu bugün söyleyin bakalım?' der.
-İzmir'in işgalinin 3. günü derler.
-Ankara mitingi derler.
-İsmet Paşa'nın Lozan'dan Gazi'ye çektiği telgraf,
-Haliç Konferansı derler.
-İngilizlerle Irak meselesinin konuşulması,
-Terakkiperver Fırka'sının kapatılması gibi cevaplar verilir.
Bir türlü Mustafa Kemal'in Samsun'a çıktığı gün olarak hatırlanamaz.
Cevaplara sıkılan Atatürk, 'bırakın yahu bunları, öyle bir şeydir ki bu, ülkenin kurtuluşudur' der. Ama yine bulamazlar. Sonunda Şükrü Kaya hatırlar. 'Bu sizin İstanbul'dan ayrıldığınız gün mü?' deyince, 'yaklaştın, Samsun'a çıktığımız gün' der.
Sonra, 'asıl yapacağımız bayram bu' der. Ve 1937’den itibaren 19 Mayıs, bayram olarak kutlanır. 20 Haziran 1938'de yasalaşır. "Gençlik ve Spor Bayramı" olarak ilân edilir.
12 Eylül 1980 Askeri yönetimi tarafından bayramın adı, 1981'de "Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı" olarak değiştirilir.
19 Mayıs Türkiye'de, Kıbrıs'ta bütün görkemiyle kutlanırken, Yunanistan'da "Pontus Rum Soykırımı"nı anma günü olarak ilân edilir.
Yunanistan'da yıllarca işlenen bu konu, 23 Şubat 1994 günü Parlamento tarafından kabul edilir.
2006 yılında ise, özellikle Selanik'te iki "soykırım anıtı" açılır. Bunlardan biri Selanik merkezindeki Ayasofya Meydanı'nda, diğeri Selanik iline bağlı belediyelerden Eleftherio-Kordelio merkezi meydanında Aya Yorgi Kilise'sinin tam karşısına dikilir.
Bu soykırım ABD'de büyük kabul görür. Connecticut, Florida, Georgia, Güney Carolina, Illinois, New Jersey, New York, Ohio, Pennsylvania, Rhode Island eyaletlerinin senatolarında hemen kabul edilir.
Güney Avustralya parlamentosu da "Pontus Rum Soykırımını kabul eder. İsveç parlamentosu ise 2010 yılında konuyu daha da genişletir, "Ermeni, Pontus, Süryani, Keldani ve Asurî soykırımı" olarak kabul eder.
Emperyal işgale karşı verilen "Milli Mücadele"nin ilk başlangıcı olan bu gün, bütün yurtta görkemle kutlanırken, Yunanistan'da "Pontus Rum Soykırımı" günü olarak anılması, Türkiye için acı ve onur kırıcı bir olaydır.
Daha acısı, bazı ülkelerde ve ABD eyaletlerinde hemen kabul edilmesi, politik gücümüzün ve politik itibarımızın zayıf olduğunun göstergesidir.
Siyasetçilerimize düşen görev birbirlerine hakaret etmek yerine, böyle ulusal konularda bir güç birliği yapmalarıdır. Dışarıya karşı güçlü ve birlik içinde bir politik duruş göstermek olmalıdır.
Umarız 2011’in 19 Mayıs'ındaki heyecan, 12 Haziran seçimleri sonunda oluşacak siyasi ortamın dışarıya karşı daha güçlü, içeriye karşı daha demokratik olması ve sorunlarını çözmekte gerekli enerjiyi verir" demişiz. Başka ne denilebilirdi ki?
Yine de dememiz o ki, Milli Eğitim Bakanlığı toplumun içine sinmeyen, 2012 yılının ilk gerilimini yaratan; 19 Mayıs kutlamalarına statları yasaklayan bu genelgeyi tez elden düzeltmelidir.
Dini ve kutsal günler daha görkemli kutlanırken, görselliği daha da etkili olan bir milli bayram tartışma konusu olmaktan çıkarılmalıdır.