Evet, Türkiye 15 Temmuz'da ilk kez, Cumhuriyet karşıtı büyük bir tehlike yaşadı ve bir tehlikenin eşiğinden döndü diyebiliriz.
Evet, Cumhuriyet tarihinde ilk kez, darbe karşıtı geniş bir kamuoyu oluştu diyebiliriz. Ve de açık konuşmak gerekirse, Cumhuriyet tarihinde ilk kez, darbecilerden hesap sorulur ve bir cemaat devlet kadrolarından temizlenir oldu diyebiliriz.
***
Ancak bunun bir de "ama"sı var beyler!
-Yani devlet; darbeci bir cemaatten mi temizlenmekte, yoksa yeni bir cemaat mi yerleştirilmekte?
-Demokratik bir Türkiye'nin kilometre taşları mı döşenmekte, yoksa totaliter bir Türkiye'nin kilometre taşları mı döşenmekte?
-Ülke; özellikle bir demokrasi tüneline mi girmekte, yoksa bir korku tüneline mi girmekte?
-Dün "Sayın Cemaat" diyenler bugün "Hain FETO" diyorlarsa, ülke bir cemaat kültüründen, siyaset bir cemaat yapılanmasından mı uzaklaşmakta?
-Şimdilik bilemiyoruz beyler!
***
Ve bugün KHK'lerle meclis ötelenirken:
-12 Eylül darbesinin ürünü olan 82 anayasasından alınan bir güçle, Cumhuriyet tarihinin en büyük tasfiyesi yapılıyor ise...
-Yani tüm askeri okullar ve askeri kurumlar, yargı ve tüm devlet kadroları yepyeni bir operasyondan geçiriliyor ise...
- Ve 1,5 ay içinde nasıl bir soruşturma yapıldıysa, çok kısa bir zaman içinde 50 bin kamu görevlisi açığa alınmak da değil ihraç ediliyor ise...
-Ve de en vahimi; toplum ihbarcılığa, muhbirliğe, jurnalciliğe teşvik ediliyor ise...
Bugün bu işin çivisi çıkıyor demektir beyler!
***
Ve bugüne kadar "Cemaat"i alkışlayan ve de "Cemaat"ten beslenen kimlikler:
-Bugün hem siyasetçi, hem gazeteci, hem savcı, hem yargıç ve de hem infaz memuru oluyor ise...
-Daha düne kadar "dön ülkeye, bu hasret bitsin" denilirken bugün "şarlatan" deniliyor ise...
-Sayın Erdoğan'ın ağzından 16 Temmuz'un ilk saatlerinde, "Bu Allah'ın bir lütfu" denilerek, darbecilerle mücadele söylemi altında iktidar karşıtı bir temizlik yapılıyor ise...
-Ve de darbeye hayır derken bile "demokrat" olunamıyor ise...
İlk kez oluşan darbe karşıtı toplumsal refleks, iktidar hırsına ve totaliter bir zihniyete
kurban edilir beyler!
***
Ama yine de bir sormak gerekir:
-Bu kadrolar devleti ele geçirecek ölçüde devletin en kritik kadrolarına, devletin sinir uçlarına, devletin kan damarlarına yerleşmiş ya da özellikle yerleştirilmiş ise...
Nasıl bir siyasal körlük oluşmuştur bu ülkede?
-Bir cemaat, kendinde devleti teslim alacak kadar bir gücü görebiliyor ise...
-O günün İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın ağzından, "81 ilin Emniyet Müdürü'nün 74'ü cemaatçidir" deniliyor ise...
-Bir kısım valiler, kaymakamlar, yargıçlar, savcılar halka hizmet değil de bir cemaate kulluk yapıyor ise...
Nasıl bir istihbarat körlüğü oluşabilmiştir bu ülkede?
Elbette bu soruların muhatabı, 14 yıldır tek başına iktidarda olan AKP hükümetidir.
***
Evet, beyler! Bazı valiler ya cemaate kulluk ya da iktidara yalakalık yaparken, halka hizmet eden valiler de olmuştur bu ülkede.
Ve bu ülkede adam gibi bürokratlar da olmuştur, adam gibi vali de olmuştur beyler!
İşte onlardan biri, belki de ilki...
Ama çalışmalarından ve aykırılığından ötürü devleti yönetenler tarafından pek de sevilmemiş, şüpheli bir trafik kazasında hayatını kaybetmiş bir vali...
Yani Çarşamba günkü yazının konusu olan bir vali...