1980’li yıllarda toplumsal hareketlerin kapitalizme karşı mücadeleyi yükseltmesi karşısında emperyalistlerin gerektiğinde askeri darbeleri teşvik ettiği ve arkasında durduğu vurgulanan açıklamada, “Bu yıllar kapitalizmin yapısal krizlerinden birini yaşadığı ve krizi aşmak için neo liberal politikaları devreye soktuğu, emeğe ve kazanılmış haklara saldırının fitilini ateşlediği yıllardır.
Ülkemizde de günümüzde AKP rejimin uyguladığı ekonomik politikaların bir benzeri olan 24 Ocak kararlarının hayata geçirilmesi için emekçilerin ve toplumun kuşatma altına alınması, toplumsal muhalefetin etkisizleştirilmesi hedeflenmişti. Sivil darbe koşulları olmadığından uluslararası sermayenin gereksinim duyduğu ucuz işgücünün temin edilmesi, sosyal hakların budanması, her tür muhalif örgütlenmenin dağıtılması için askeri darbeye karar verilmiş ve 12 Eylül günü düğmeye basılmıştır” denildi.
ABD’nin ‘bizim çocuklar başardı’, dediği 12 Eylül darbesinin, emperyalizmin ve sermayenin çıkarları doğrultusunda gerçekleştiği, uluslararası tekellerin ihtiyaçlarına yönelik kurulan muhafazakâr-sağ dünya düzeninin Türkiye’ye giriş kapısı olduğu ifade edilen açıklamada şöyle denildi:
“Darbe sırasında on binlerce kişi tutuklanmış, idam edilmiş, işkencelerden geçirilmiş, fişlenmiş, sendikal hak ve özgürlükler askıya alınmış, muhalif sendikalar kapatılırken devlet güdümlü sendikaların önü açılmıştır. Generaller sermayenin sözcüleriyle el ele kol kola faşizan baskılarla toplumu nefessiz bırakırken bir yandan da Ortadoğu krallık rejimlerinin de desteğiyle gerici eğitimin temel taşlarını döşemişlerdir.”
12 Eylül’ün karanlığının, dünden bugüne faşizan anlayışıyla birlikte sürdüğü dile getirilen açıklamada, “Emperyalizmin ve sermayenin çıkarları doğrultusunda gerçekleştirilen faşist darbenin yarattığı siyasal-toplumsal iklim, bugün AKP+MHP iktidar bloğu eliyle sürdürülmektedir” denildi.
BİRLİKTE MÜCADELE ÇAĞRISI
“İçte ve dışta uyguladığı savaş politikaları ile ülkeyi tam bir cehenneme çeviren AKP iktidarı, Kürt sorununun demokratik, barışçıl ve diyaloğa dayalı siyasal çözümü yerine bir kez daha silaha, çatışmalara, kayyum politikalarına, parti kapatma davalarına, kitlesel tutuklamalara, cezaevlerinde işkence uygulamalarına vb. sarılmıştır” denilen açıklamada; “Halkın büyük çoğunluğunun yoksulluk ve sefalet içinde yaşadığı, özgürlüklerin kısıtlandığı, askıya alındığı, gençlerin gelecek umutlarının yok edildiği, yaşam tarzlarına inceltilmiş gerici dayatmalarla müdahale edildiği, kadınların kazanılmış haklarının dahi birer birer ortadan kaldırılmak istendiği günümüz koşullarında 12 Eylül’ün izinden gidenlere karşı demokrasiyi, barışı, laikliği, emeğin haklarını kazanmanın yolu emek ve demokrasi güçlerinin birlikteliğinden ve ortak mücadelesinden geçmektedir
KESK olarak, tüm saldırıları geriletmeye, barışı egemen kılmaya, laik, demokratik bir ülke temelinde halkların özgürlüğü ve eşit yurttaşlık talepleriyle, yeni bir demokratik anayasayı hayata geçirinceye dek toplumsal muhalefetin tüm unsurlarıyla birlikte ortak mücadeleyi esas almaya devam edeceğiz.
12 Eylül’ün 43. yılında darbeyi bir kez daha kınıyor, askeri-sivil darbe zihniyetine karşı fiili ve meşru mücadeleyi yükseltme kararlığımızı ifade ediyoruz” ifadeleri kullanıldı.