ZEKAT VERMEK KİMLERE FARZDIR?

Bir Müslümanın zekat vermesi için, mükellef olması lazımdır. Nasıl ki, vergiyi vermek için vergi mükellefi olması gerektiği gibi, zekat da öyledir.

Peki kimler zekatla yükümlüdür?

İslam alimlerinin çoğunluğuna göre, zekat mükellefi olmak için akıl ve büluğ -ergenlik- şart değildir. Yetimin, delinin, sabinin, vasisi veya vekili onun malından zekat verebilirler. Akıl ve büluğu şart koşan alimler ise, delinin malından zekat alınmaz demişler ise de ağırlık, birincisi, yani onların mallarından da zekat verilmesi yönündedir.

Bir malın zekata tabi olması için mal sahibinin o mala paraya vs. tam malik sahip olması şarttır. Yine bir malın zekata tabi olması için artıcı özelliği olması lazımdır. Tarım, ticaret malları, hayvanlar, altın, gümüş ve nakit paralar bu cinstendirler.

Yani mal çalıştırıldığı zaman sahibine kâr getirmelidir. Bu özellikle sermayenin varlıkların atıl bırakılmaması devamlı artması, yastık altı paraların piyasaya katılmasını sağlamak içindir. Yani, malın artma özelliği olmalıdır.

Burada; binek otomobilleri, binek hayvanları, çalıştırılan hayvanlar, oturulan evler ve benzerleri zekata tabi değillerdir. Netice, demirbaş özelliği olan her çeşit malikiyet zekata tabi değildir. Çünkü bunlarda ticaret gayesi yoktur. Üçüncü olarak zekata tabi olan mallarda aranan şart ise, mükellefin kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin kullanacakları ihtiyaç maddelerinin ihtiyaç dışı olmasıdır? Buna matrah diyebiliriz. Vergide, şu sınırı aşmayan gelirler vergiye tabi değildir denir. Bu da öyledir. “Kur’an’da ihtiyacınızın dışındakilerden veriniz” gibi emirler dayanaktır. Yani, zekat verecek kişi zengin olacaktır. (Buhari zekat 18)

İhtiyacın sınırını tayin eden Nisab miktarıdır. Yani ölçüdür. Zenginliğin asgari ölçüsüne nisab denir. Bugünki anlamda 81 gram altını olan ve hiçbir borcu olmayan nisaba malik sayılmıştır. Bu maddenin konulması ile İslam insanları çalışmaya zorlamakta mal mülk sahibi olmasını ve zekat vermesini istemektedir.

Beşinci şart, bir maldan zekat alınabilmesi için üzerinden bir sene geçmesi gerekir. Zekatı verilmemiş malın üzerinden bir yıl geçince, o mala zekat farz olur. İsteyen bir yılı beklemeden de zekatını verebilir.

Verilen zekatın geçerli olabilmesi için zekat niyeti ile verilmelidir. İslam’ın emirleri hep niyete bağlıdır. Hediye olarak verilen bir mal zekat yerine geçmez. Borç verilen bir para da geç alınmak şartı olduğundan bu da zekat yerine geçmez. Ancak borç alınarak verilen mal ve paralar, borçlunun iflas etmesi durumunda borcun zekata sayılması şartlarına uyulursa zekat yerine geçer. Burada şartlar önemlidir. Bu da şudur; borçlu olan kişiye zekat verilir. Borçlu alacaklının zekatını alır ve o zekata malik olur. Daha sonra kendi arzusu ile zekatı verene olan borcunu öder. Ancak böyle olur. Buradaki özellik temlik esasıdır. Yani zekatı alan borçlu ona malik sahip olması şarttır.

Genel anlamda zekatın miktarı para ve parasal değere sahip olan mallarda kırkta birdir.

Örneğin;

Genel anlamda hesap çok basittir.

Mevcutlar, para+altın+gümüş+ticaret malları+sermaye tutarı toplamı 1 milyon. Borçlar, batak alacaklar 500 bin olsun.

Mevcutlar 1 milyon, borçlar 500 bin = sonuç 500 bin. 40’ta biri, yüzde 2,5, binde 25’tir. 100 binde 2.500, 500 binde 12.500 lira zekat verecektir.

Toprak ürünlerinin zekatına öşür denir. Teferruata girmiyor, genel anlamda söylüyorum. Mezhep görüşlerine değinmiyorum. Aslında her mahsulün bir zekatı vardır. Toprak ürünlerinin zekatında Bakara 127. ayet onda bir, yirmide bir. 635 kg.lık bölüm zekat dışı gibi nisap ölçüler vardır.

Bir mahsule masraf yapılıyorsa, (sulama, ekme, biçme, tohum, ilaç vs gibi) 20’de bir, 20 kg.da 1 kg. Yok, hiçbir masraf yapılmıyorsa, onda bir burada bazı alimler bir vesk 635 bazılarına göre 5 vesk mahsule zekat yoktur, denmiştir.

Ziraat ürünlerinin zekatı böyledir. Şunu yeri gelmişken ifade etmeliyiz ki, öşür, mahsulün zekatını verenler gördüğüm kadarı ile yok denecek kadar azdır.

(SÜRECEK)