Yolda, evde, işte, sokak söylemlerinde, televizyonda yoğun olarak konuşulan konu belli; zamlar, pahalılık, gelir gider dengesizliği… Sağanak yağış gibi gelen zam ve pahalılık karşısında halk şaşırmış durumda, aslında bu güne kadar çok zam ve pahalılık gördük, fakat bu başka bir şey, buna zam ve pahalılık tsunamisi (deprem dalgası) demek lazım.

Zam ve pahalılık tsunamisi yoksulu, dar gelirliyi, işsizi adeta silip süpürüyor. Kimse yarınından emin değil. Toplumun yüzü gülmüyor, tedirgin bir bekleyiş içinde. Üç beş yerden maaş, huzur hakkı, danışmanlık ücreti alanların, üst gelir gruplarının tuzu kuru. Altta kalanın canı çıkıyor. Altta kalan ise halk, işçi, köylü, emekli, sabit gelirli yurttaş oluyor.

Nereye baksan kuyrukların ardı arkası kesilmiyor, bir yanda bayat ve ucuz ekmek kuyruğu, bir yanda ucuz kıyma kuyruğu, diğer yanda ucuz pirinç, ucuz yağ kuyruğu. Boş baklava deyimi, bu iktidar döneminde icat oldu. Ayçiçek yağı bardakta satılıyor. Şaka değil artık domatesi, patatesi, salatalığı vatandaş taneyle alıyor. Domatesin kilosu 35 lira. Asgari ücretli aylık 4 kasa 121 kilgram domatese çalışıyor.

İyi ki ülke “Ben ekonomistim” diyen, dünya lideri tarafından yönetiliyor. Yoksa halimiz tamamen duman olacakmış. Gerçi ekonomi çukurda, haliyle vatandaş da çukurda, daha kötüsü ne olabilir orasını düşünemiyorum.

Sanki ülkede bunlar yokmuş gibi, bir de “şahlandık şahlanıyoruz, kalkışa geçtik” demezler mi? Dahası “Fiyat artışları durdu duracak, enflasyon düştü düşecek, işsizlik bitti bitecek, dolar kuru indi inecek...” vaatlerinin ardı arkası kesilmiyor. Halk bunca yıl vaat dinlemekten doyuma ulaştı.

Belli ki yine abalıya vuracaklar, AKP’li Cumhurbaşkanı halktan fedakârlık istiyor. “Böyle dönemler hep birlikte fedakarlık yapmamız, hep birlikte günlük kazancımızı değil ortak geleceğimizi düşünmemiz gereken dönemlerdir.” diyor.

Fedakarlığı nedense, yandaş müteahhitlerden istemiyor, en çok ihaleleri kapan, beşibiyerde müteahhitlerden istemiyor. Dahası her yerden, üç beş maaş alan yandaşlardan istemiyor. Zam ve enflasyon canavarı pençesinde inleyen, bir deri, bir kemik kalmış halktan istiyor.

Ekonomi kötüye gidip, çıkmaza girince hep halktan beklenir, Ekonomi neden kötü oldu? Savaş mı var? Doğal afet mi var? Yarını kurtarmak için büyük yatırımlar mı yapıldı? Halktan fedakârlık beklemenin gerekçesi nedir?

Zam her dönemde olurdu, fakat anlaşılabilir, tahmin edilebilecek zamlardı. Şimdiki zam dalgası değil, zam tsunamisi. Tsunamiyi yaratanlar, testiyi kıranlar, faturayı ödesin. Halkın fatura ödeyecek hali kalmadı. Fakat ilk seçimlerde, birilerine bir fatura keseceği kesin. Hep birlikte göreceğiz.