Bu korkunç durum karşısında yüce Türk milleti, Büyük Türk kahramanı Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde şahlanmış, 7’den 77’ye 15 yaşındaki çocuklar bile askere alınmış, açlık, susuzluk, yokluk, kıtlık, silahsız, cephanesiz, naçar, biçare ama yüksek bir istiklal aşkı, coşkulu imanı ile 19 Mayıs 1919’da Atatürk’ün Samsun’a ayak basması ile “Ya İstiklal, Ya Ölüm. Hattı müdafaa yok, sathı müdafa var.” Yani bir karış bile olsa vatan toprağı düşman işgalinden kurtulmadıkça bize yaşama hakkı yoktur azmi ile bu millet şaha kalkmış.

Bu durumu gören ve Anadolu’yu işgal eden zalim milletler İngilizler, Yunanlılar ve diğerleri, Atina’da toplanıyorlar.

Yunan Kralı Aleksandros, Yunan Başbakanı Venezilos, İngiliz Başbakanı Loyd George aralarında anlaşarak tam tekmil gelişmiş modern silahlarla donatılmış 50 bin kişilik bir orduyu Anadolu’ya göndermeye ve İzmir’den girip Güneydoğu’dan çıkarak Türkleri Anadolu’dan tamamen silip atmak üzere anlaşıyorlar. Venizelos, orduya yaptığı konuşmada Anadolu’da bir tek Türk, Müslüman kalmadan hepsi yok edilecek diyordu.

Atina’da büyük bir balo, bir gece tertip ediyorlar, zafere kesin gözü ile bakıyorlar ve bunu kutluyorlar. Yunan kraliyet sarayında o gece fıçılarla şarap içiyorlar, dans edip zafer kutluyorlar. Askeri ve mülki erkan hep bir aızdan Anadolu Rum yurdudur diye bağırıyorlardı.

Yunan Kralı Aleksandros ve Başbakan Venezilos meclise şöyle haykırıyordu; Gelecek hafta İstanbul’da vereceğim muhteşem baloya ziyafete ve Ayasofya’daki ayine şeref misafirlerim olarak davet ediyoruz! Ve bu baloda Anadolu’da bir tek müslüman Türk kalmadığını dünyaya ilan edeceğiz, diyorlardı. Bu rezil meclis sabaha kadar sürdü ve dağıldılar. Bu arada son derece ilginç ve ibretli bir olay o gecenin, eğlencenin hepsini yere batırdı. Alınan hain kararlar suya düştü.

Azılı Türk düşmanı Yunan Kralı Aleksandros sarhoş kafa ile kraliyet sarayının bahçesine hava almak için çıkmıştı. O sırada bahçede ufak bir maymun belirdi ve birden kralın üzerine atladı. Kralın korumalarının ellerinden sanki uçtu, tutamadılar. Kralın kolunu ısırdı, dişlerini kralın pazusuna geçirdi. Kral feryada başladı. Doktorlar yetişti. Ufak bir ısırık deyip geçtiler. Ama maymun kuduzdan kudurmuştu. Kuduz zehirini Yunan kralının kolunu ısırarak kanına geçirmişti. Zehir kısa zamanda kralın vücudunu kapladı ve tesirini gösterdi. Kral kudurdu ve sağa sola saldırmaya başladı. Aniden gelişen bu ilginç olay nedeni ile bütün planlar suya düştü. Kralı bir odaya kilitlediler, kendisini yerden yere vura vura çığlıklar içinde geberdi.

Neticede; verdiği emirlerle, killettiği namusların, akıttığı kanların, öldürttüğü masumların ahı arşı alaya yükseldi. Ulu Allah ufacık bir maymunla bu zalimden intikam aldı. Menhur ve melun emellerine erişmeden cehennemi boyladı.

Böylece bir zalim daha zalimler mezrlığına kavuştu. Evet, zalimler er geç belasını bulur. Hiçbir zalimin zulmü yanına kalmamış, er geç belasını bulmuştur.

Ne demiş atalarımız; “Kula bela gelmez hak yazmayınca, Allah bela yazmaz kul azmayınca.”

O zamanki dünya; medya, gazeteler bu ilginç olayı manşetlerle vermişler. Saidi Nursi bu olayı o zamanın gazetelerinden okumuş, ilahi adaletin mahşere kalmadan tecelli ettiğini dile getirmiş. Türk ve Müslüman düşmanı Yunan Kralı Alaksandros hainini ısıran maymunu kahraman ilan eden şu şiirini yazmış ve yayımlamıştır.

“Vema yağlemü cünude rabbike illa hu” Müdessir 31. Rabbinin gizli ordularını kendisinden başkası bilmez. Bu ise insanlık için bir öğüt, bir uyarmadır.

Hz. İbrahim’i öldürmek isteyen Nemrut zalimini öldüren bir topal sinektir.

Kabeyi fil ordusu ile yıkmaya gelen Ebrehe zalimini ve ordusunu ebabil kuşları filleri ve 70 bin askerini yok etmiştir.

Yunan Kralı zalim Aleksandros’u kudurtan bir ufak maymun helak ediyor.

Saidi Nursinin eseri şudur.

İşte o cünuttan ilahi bir gazi şehit.

Nevi hayvandan maymun Said

Ey maymun, meymun, hayırlı maymın.

Kafirleri ettin mahzun, Yunan’ı eyledin mecnun.

Rabbim sana şükrolsun, zalimin bir hesabı varsa, Allah’ın da o hesabın üstünde bir hesabı vardır.

Allah tuzak kuranların en hayırlısından, Allah bütün zalimlerin daha bu dünyada iken bellerini kırmıştır. Hep böyle olmuştur. Zulmü ile abad olanların hepsi kahrile berbat olmuşlardır.

Geçmişteki, yakın zamanımızdaki ve günümüzdeki zalimler de hep zulümlerinin cezalarını çekmişlerdir.

Yirminci asırda Adolf Hitler, Mussolini, Romanya eski başkanı Çavuşesku, Saddam ve benzerlerinin sonları hep acıklı sonuçlanmıştır. Mazlumun ahı asla yerde kalmaz. Alma mazlumun ahını gökten indirir şahını. Zalimler zulümleri ile berbat oldular. Bizlere ibretli halleri, hatıraları kaldı. Ne mutlu ibret alana, zulümden uzak durana, zulme bulaşsa bile tevbe ile islah olana.