Yüce ATATÜRK çok güzel söylemiş.
Savaşlar içinde geçen gençliğinden sonra, 42 yaşında Cumhuriyet’i ilan etmiş: harap olmuş vatanı o günün imkansızlıkları ile kalkındırmayı hedeflemiş. Bunun olabilirliğinin baş şartı içte ve dışta silahlı mücadeleden kurtulmaktı.
Ama kurtulamadık: buna rağmen Suriye’den 3 milyondan fazla insanı barındırırken boğaz köprüleri, dünyanın sayılı hava limanlarından olacak hava alanlarını yapabiliyoruz.
“Yurtta sulh, cihanda sulh” olsa demek ki, çok daha iyi şeyler yapacağız.
*
Bu güne kadar fark etmediğim, 23 Nisan’da başlayan, sırayla devam eden olaylarla karşı karşıya kalıyoruz.
23 Nisan: Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
24 Nisan: Ermeni diasporasının dünyayı üzerimize kışkırtma günü
25 Nisan: Anzak askerlerinin torunlarının; Anzak koyunda şafak ayini
26 Nisan: Türk Kızılay’ının kurucularından Marko Paşa’nın ölüm yıldönümü (1888)
27 Nisan: E Muhtıranın, sene-i devriyesine, Büyük Millet Meclisi Başkanı’nın, “uyuyan laiklik” tartışmalarını gündeme taşıması.
*
Başlığımızla uyum sağlaması bakımından; biz Anzakların torunlarının şafak ayini ile Kızılay’ın kurucularından Marko Paşa üzerinde duracağız.
Anzakların torunlarına, “Avusturalya nere? Yeni Zelanda nere? Türkiye nere? İngilizlerin menfaatlerine alet olarak buralara gelip hem kendilerinin, hem de şehitlerimizin ölümlerine neden olmuşlar. Siz Çanakkale’ye ne yüzle geliyorsunuz? “ denebilirdi…
Öyle denilmeyip Atatürk’ün Anzak askerlerinin annelerine; “Evlatlarınız bizim bağrımızdadır.” İfadesinin yer aldığı mektubu yazması, torunlarının her sene misafir edilip şafak ayinlerini yapmalarına izin verilmesi örnek davranıştır. Kendisine medeniyetin öncüsü süsünü verenler, bu inceliği pek te anlar görülmüyor.
Rahmetli Mehmet Akif Ersoy; dururken, “Medeniyet tek dişi kalmış canavar” demiyor.
*
Dert dinlemesi ile ünlü Marko Paşa’nın Kızılay’ın kurucularından olduğunu yeni öğrendim.
Paşa Rum azınlıktan olmasına rağmen Osmanlı paşası olmuş. Saygı görmüş. Türkiye’de her ölüm yıldönümünde saygı ile anılıyor.
Ben Anzakların torunlarına gösterilen ilgi ve Marko Paşa’nın anılmasında incelik olduğunu düşünüyorum. Bunlarla birlikte 23 Nisan’da Meclisin kuruluş gününü çocuk bayramı ilan edip dünya çocuklarının davet edilmesini, Suriye’den ölümden kaçan 3 milyona yakın insanın bakımının üstlenilmesinin de takdir görmesini beklerken dünyanın acımasız terör örgütlerinin üzerimize saldırtılmasını anlayamıyorum.
Elimden dua etmekten başka bir şey gelmediği için de şöyle dua ediyorum;
Allah’ım;
Senin her şeye gücün yeter.
Sorun üretenler hem kendilerine, hem de insanlığa zararlı oluyorlar.
75 senelik gözlemlerime göre azalmadılar, çoğaldılar.
Sen bunları ıslah edip, faydalı ürün üretene dönüştür.
Amin!
En güzel günler sizlerin olsun.