-ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ-

Dün ÇORUM HABER’de bir haber başlığı:
“Annesine bot çaldı”…
Bu haberi okuyup da içi sızlamamış kimse var mıdır acaba?
Hırsızlık asla hoş görülemez.
Babanın içeride işyeri sahibini lafa taktığı iddiası da cabası elbette.
Ama, küçücük bir çocuğun, bota ihtiyacı olan annesi için dışarıda teşhir edilen botlardan birini götürmesi, yine de içini acıtıyor insanın.
“Yokluğun gözü kör olsun!” dedirtiyor.
Ve de, “banka hortumlayıp” milyarlar götürenler yerine iki dilim baklava çalanların zindanlarda çürütüldüğü gerçeğini akıllara getiriyor.
*
ORTADOĞU BATAKLIĞI
Rusya ile kriz büyüyor.
Akdeniz, savaş gemileriyle doldu.
Rusya’nın misilleme için pusuda beklediği biliniyor ve bu durum, Türkiye’nin Suriye’ye yönelik olası müdahaleleri açısından da elini-kolunu bağlıyor.
Vatan uğruna, her Türk, canı dahil her şeyini ortaya koyar, her türlü fedakârlığa katlanır, buna kuşku yok.
Ama, bu fedakârlıkların doğru yeri, doğru zamanı olmalı değil mi?
Türkiye’nin yetkin diplomatlarından Şükrü Elekdağ da, “Türkiye, hukuken haklı, ama stratejik akıl yönünden hatalı” yorumunu yapıyor.
Elekdağ, “Neo-Osmanlı” soslu, mezhepçi politikanın bırakılması gerektiğini de vurguluyor ki, Ortadoğu’nun mezhep savaşına doğru sürüklendiğini görmek için kâhin olmaya hiç gerek yok.
Zaten yıllardır şu soru akıllarda dolanıp duruyor:
“Türkiye’nin Ortadoğu bataklığında ne işi var?”
İyi komşuluk ilişkileri, din kardeşliği, akrabalık, dostluk…
Ve “laik demokrasi” örneği olarak, Doğu’nun Batı’daki sözcüsü olmak…
Doğru olan bu değil mi?
*
AKIL SÜZGECİ
Bu coğrafyada haritalar yeniden belirlenmek isteniyor.
Bizim ise, hiç istemediğimiz şeylerin başında, burada bir Kürt devletinin yapılandırılması geliyor.
Ne var ki, stratejik hatalar yaptıkça, emperyalistlerin bu amaçlarına istemeden hizmet etmiş oluyoruz.
Rusya’nın PYD’yi desteklemeye başlaması örneğinde olduğu gibi…
Şu dış politikamızı yeni baştan bir “akıl süzgecinden” geçirmeye ihtiyacımız yok mu?
-ANLAMAYANA DAVUL-ZURNA AZ-