Biliyoruz ki, demokratik Batı toplumlarında, günlük sohbetlerin neredeyse tamamı siyaset dışıdır.

İnsanlar, seçimden seçime sandık başına gidip oyunu kullanır, sonra işine-gücüne, yaşamaya bakar.

Yaşam derken, yokluklar, yoksunluklar içinde ömür tüketmek değil, huzurlu, mutlu, müreffeh bir yaşam…

Belki başbakanlarının adını bilirler, ama bakanların, parti yöneticilerinin adları, onları hiç ilgilendirmez.

*

Doğu toplumlarında öyle mi ya?..

Hayatın her safhası siyaset!..

Kamplaşmalar, kutuplaşmalar, öfke, gerilim…

Tabandaki insanın isteği bu değil aslında, tepeden gönderilen sinyaller böyle…”Yaşamayı bırakın, beni dinleyin, gözünüzü bana dikin!” diye komut veriliyor adeta!..

İşsizlik, ekonomik güçlükler, yaşam zorlukları…Üstüne bir de gerilim, psikolojik kırılmalar, bunalımlar…

Sokakta hiç tanımadığı insana, saygıyla, sevgiyle, gülümseyerek bakmak yerine, çatık kaşla, öfkeyle, düşmana bakar gibi bakmak!..

*

Yalnız, şu günlerde sohbet konularının başında, siyasetin yerini çarşı-pazar, pahalılık vb. almaya başladı.

Çünkü gerçekten, çok sıkıntılı bir süreçten geçiyor ülkemiz.

Rahip krizinden beri, yaklaşık 8-9 aydır, fiyatlar patladı, hemen herkes bir ölçüde yoksullaştı.

Nice “kale gibi” sağlam firma, depreme tutulmuş gibi sallanmaya başladı.

Ekonomideki olumsuz gidiş henüz kontrol altına alınabilmiş de değil.

*

Bir de “çay-simit” hesabıyla, asgari ücrete mahkûm insanlarla dalga geçilmez mi?

Sabah, öğle, akşam bir çay-bir simit…Üste de ayda 1.120 lira paranız cebinizde kalıyor!

Keyfinize diyecek yok sayın asgari ücretliler!..

Gerçekten söyleyecek söz bulmak kolay değil.

*

Yazımızın başına dönecek olursak; bu ülkenin insanlarını “siyasetle yatıp siyasetle kalkar” halden kurtarmak gerek.

Herkes yoruldu, hepimiz yorulduk.

Bunun için bizim dilimizden düşürmediğimiz sihirli formül “toplumsal barış”…Kardeşlik ve hoşgörü iklimi…

Yunus Emre’nin “Yaratılanı Severim Yaratandan Ötürü” felsefesi gereği, önce insan sevgisini, sonra da adaleti, iyiliği, güzelliği, doğa ve hayvan duyarlılığını hayatımıza hakim kılmak…

Buradan yola çıkarsak, inanıyorum ki, ekonomik sorunların da üstesinden gelmeye başlarız, dışarıdan kurulan tuzaklara, terör belasına, her türlü toplumsal kirlenmeye karşı da çok daha güçlü hale geliriz.

Her zorluğu aşarız, her zorluğu…