Son günlerdeki depremler nedeniyle, dinsel bir hassasiyet ortamı doğdu ya; fırsat bu fırsat diyen; din adamı geçinen soytarılar, tek tek dökülmeye başladı.

Halk arasında Yaşar Hoca olarak bilinen bir şeyh bozuntusu çıktı; “Allah’la konuşup, Manisa’da olacak depremi, Doğu’ya kaydırarak, Manisa’yı büyük bir felaketten kurtardığını…” söyledi.

Elin zır cahili böyle söyler de; okumuş diplomalı cahilleri boş durur mu!

Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü’nde görevli Prof. Dr. Bedri Gencer de twitter paylaşımında; “Gayretullaha dokunmak (Tanrı’nın hoşlanmadığı ve kabullenmediği konuya değinmek) edebiyat değildir. AIDS, ebola virüsü… Avustralya, Çin gayretullaha dokundu azap geldi. Maazallah, bizde zinayı, livatayı yasallaştırarak, Allah’ın helal kıldığı yaşta evliliği tecavüz sayarak, mutlu yuvaları bozarak gayretullaha dokunulur ya; felaketler böyle gelir işte…” kehanetinde(!) bulundu.

Yetmedi; yine Elazığ Depremi sonrası enkaz altından kurtarılan Hatun Teyze’nin enkazdan çıkarılmadan önce ‘başörtüsü olmadan, yeryüzüne çıkmam’ dediğini dillendirerek; güya ‘iffet ve iman’ göndermesi yaptı.

Bu tür sapırdamaların devamı var daha.

Ancak burada bu kişilerin, bu tür sapırdamalarını daha fazla dillendirmek midemi bulandırıyor.

Yalnız İlahiyatçı Mustafa İslamoğlu’unun; bu Profesör(!) Beyefendiye verdiği öyle mükemmel bir yanıt var ki; bu tepkiyi, köşeme taşımasam olmazdı.

Sayın İslamoğlu diyor ki; “Kâbe, başta deprem ve afetler olmak üzere, 60 kez yıkıldı. Haşa, Kabe’de de mi zina yapılıyordu? Bunu uydurup “hadis” diye pazarlayanlar, sadece Elçi’ye değil, depremzedelere de iftira ediyorlar. Çirkeflik bu!...”

* * *

Bu iktidarla birlikte, din adamı geçinen öyle soytarılar sardı ki ülkeyi, insanlar dinden imandan soğumaya başladı.

Rahmetli Yaşar Nuri Öztürk Hoca’dan sonra ülkenin aydınlık yüzü olan İlahiyatçı Cemil Kılıç Hoca; “İnsanlık tarihi, günümüz Türkiye’sindeki, İslamcılar kadar hırsız ve düzenbaz olanını hiç görüp, tanımadı…”diyor.

Çok da doğru söylüyor.

Nereye baksan yolsuzluk, nereye baksan densizlik, nereye baksan hırsızlık.

Dağ taş hırsız kaynıyor bu ülkede.

Devleti yönetenler, insanların gözlerinin içine baka baka yalanlar söylüyor.

Dün ‘ak’ diyen siyasiler, utanmadan, sıkılmadan bu gün ‘kara’ diyor.

* * *

Sosyal medyayı aktif şekilde kullanan İlahiyatçı Kılıç diyor ki;

“…Bir ilahiyatçı olarak yazıyor ve söylüyorum ki; tarih Türkiye’deki İslamcılar(*) kadar hırsız, düzenbaz, yalancı ve cahil bir topluluk görmüş değildir. Ülkemizdeki İslamcılar, Hz. Muhammed öncesi cahiliye devrinin temsilcileri gibiler…”

(…)

“İslamcı sapkınlığa karşı tek çare Muhammedî Müslümanlıktır” diyen İlahiyatçı Kılıç sözlerini şöyle sürdürüyor: “İslamcı zenginler, asgari ücretin yükselmesini istemezler. Zira onların kafalarındaki çarpık dini anlayışa göre zekât ibadetini yapabilmeleri için birilerinin yoksul kalması ve sadakaya muhtaç olması gerekiyor. Aksi halde zekât ibadetlerini yapamadıkları için huzursuz olurlar.

Din dersini iki katına çıkardı bu iktidar.

Ek seçmeli din dersleri koydular.

Dini yayın yapan onlarca televizyon ve radyo kurdular.

Gösterişli camiler yaptılar ve yapıyorlar.

İmam hatip okullarını yaygınlaştırdılar.

Diyanete bütçe üstüne bütçe verdiler.

Ama (yine de) deist yönelişi durduramıyorlar.

Ülkemizin en önemli sorunu, akla zincir vurmaya çalışan dincilik sorunudur. Başka hiçbir şey dincilik kadar tehlikeli değildir. Zira akli düşünme yetisini yitiren bir toplum, hiçbir sorununu çözemez.

Aklı ve bilimi değil de kof inançları, hurafeleri, tarikat şeyhlerinin din adı altında anlattığı zırvaları kılavuz kabul ederseniz; ülke, kazalardan, cinayetlerden, krizlerden kurtulamaz.

Bakın, ‘hurafe dini’nin egemen olduğu her ülke; insanlarına, dünyada cehennemi yaşıyor.

Din, devlet yaşamından tümüyle çekilmeli, yalnızca özel yaşamın konusu olmalıdır. Aksi halde devlet ve devlet ricali, adı konulmamış bir ilah haline gelir ve insanlar yükselebilmek, varsıllaşabilmek için bütün ibadetlerini devlet ricaline / amirlerine gösterme gereği duyarlar.

Bu ülkede adalet, demokrasi, özgürlük yok, insana inanca düşünceye saygı yok. Çünkü bu ülkede “abdestli kapitalizm” var.

Çünkü bu ülkede putperest dinciler; başta müminler olmak üzere herkese zulmediyor. Zulme karşı lailahe illallah diyoruz!”

* * *

Evet böyle diyor, Türkiye’nin aydınlık yüzü İlahiyatçı Cemil Kılıç.

Devam ediyor.

“Ben ilmini ve dini bilgisini siyasi iktidara ve güç odaklarına satan bir kısım zamane ilahiyatçılarından değilim.

Ben bunca yıllık dinsel bilgi birikimimi halkımın yararı ve Allah rızası için dillendirdim ve dillendiriyorum

Gerçeğe ihanet edenlere yazıklar olsun.”

(*) Yazarın Notu. Burada ‘İslamcı’ sözüyle kastedilen; İslam olanlar değil, İslamiyet’i kendi çıkarları doğrultusunda kullanıp, İslamcılık yapanlardır.