Adalet ve Kalkınma Partisi, 12 yıl önce bu 3Y ile mücadele edeceğini söyleyerek iktidara gelmişti. Bu üçünün de kalkmasını kim istemez. Düşünsenize ülkede yoksulluk minimum düzeyde, yolsuzluk yok, her önüne gelen konuda yasak yok. Böyle ülkede yaşamak ne güzel.
İyi ama, sayılan bu hususlarda 12 yıl öncesine rağmen kat be kat ileri gittik. Kimse yoksulluğu önlediğini, kaldırdığını söylemesin. Söylüyorsa hemen kaç aileye kömür, makarna, buzdolabı vb. dağıtıldığını açıklasın. Her halde bunların dağıtıldığı aileler o yörenin zenginleri değildi. İktidar olarak bu kışta da şu kadar kömür dağıttık diyebiliyorsanız ülkenizde yoksulluk devam ediyor demektir.
Yasaklara da değinelim de yolsuzluğu en sona bırakalım. Oldum olası şu bizim Türk filmlerinin bekçi, polis ve asker gibi figürleri vardır. “Yassak hemşerim!...” dedi mi iş bitti. Bir daha haber anlatana aşk olsun. Ha!.. şunu da belirtmek lazım. Son derece demokratik düzene sahip Batı ülkelerinde hiç yasak yok mu? Canım olmaz olur mu? Hiçbir yasağın olmadığı rejimin adı “Anarşizim” dir. Hatta demokrasi beklide yasakları en çok olan rejimdir. Ancak, bu yasaklar kişinin hak ve hürriyetlerini korumak, onları güvence altına almak içindir. Yoksa, böyle istedik. Onun için yasakladık mantığı böyle ülkelerde geçerli değildir.
Mevcut iktidar yasaklar kalkacak dediğinde de, bir tek türbanı kastediyormuş meğer. Bütün uğraşı da o oldu zaten. Yoksa yasak sayısı eskiye göre katlanarak arttı. Daha dün gelen yasakları sayayım mı? THY’de belli gazetelerin servis edilmesi yasaklandı. Polis muhabiri ve her türlü basın mensubunun Emniyet Müdürlüklerine girişi yasaklandı. Televizyonlarda yolsuzluk haberlerini yayınlamak yasaklandı….vs. Eh!.. kısa günde bu kadar yasak yeter. Bu işin daha yarını öbür günü de var. Sizi canından çok seven iktidarınız size daha ne yasaklar hazırlar. Yeter ki siz böyle kuzu kuzu olmaya devam edin.
Gelelim yolsuzluk olayına. Benim aklım fazla rakamlara ermez. Onun için ben başkalarının söylediği, zikrettiği rakamları tekrar edeceğim. Umarım sizler rakamların ne anlama geldiğini benim gibi yorumlamazsınız.
Mesela şu bankacı kardeşimizin evinde bulunan miktar 4,5 milyon ama ne? Bilmediğim için benim kafa pek basmıyor. Düşünsenize 5 bile değil. 4,5.
Birisi de durmuş bu yolsuzluğun boyutu 300 milyar. Bu da iş mi yani? Düne kadar biz trilyon, katrilyon telaffuz etmiş insanlarız. 300 milyarın lafı mı olur. Arkadaşım dedi ki; ulan! (meğerse bana yiğit diyormuş) aptal mısın? O üç yüz milyar doları bir çevir bakalım. Ne ediyor. O zaman boyutunu anlarsın. Aman canım benim o kadar param olmayacak ki, bu saatten sonra çevirmeyi, dönüştürmeyi öğreneyim. İşte!.. zenginin parası (akıllının parası) züğürdün (Aptalın) çenesini yorarmış. Şu kısacık dünyada kafamı yoracak başka bir şey mi kalmadı.
Ha!.. 300 milyar bir de neymiş? Bizim milli gelirimizin dörtte biriymiş. Çok şükür bize dörtte üçü kalıyor ya!... Allah’tan belamızı mı istiyoruz.
Aferin çocuklara. Benim çevirmeye bile aklım ermiyor. Hadi bir de bana say bu paraları deseler. Sayma makinem yok. Olsa da çalıştırmasını bilmem. En iyisi mi boş veeer!...
Devletin malı deniz, yiyenler domuz. Affedersiniz bu sözü unutmuşum. Yiyenler mi domuzdu, yemeyenler mi?