Ortak kapları kalaylayalım
Sahibi bizi kalaylamadan

Yıllar boyunca semercilik yapan bir ustamızın düşüncelerini yabana atmayalım: Yıllardır bu mesleği yapan ustamız, ekmek teknesini el üstünde tutuyor. Ustasından öğrendiklerini titizlikle uyguluyor. Semer yaptığı kamışların bir kısmı fire veriyor; bir kısmını kesip atıyor. Çırak, kalfa çalıştıramadığı için onların yapacağı işleri kendisi yapmak zorunda kalıyor. İşyerinin temizliği bir zanaatkar için çok önemli!
Herkesin ilk aklına gelen düşünce, temizlik bittikten sonra atıkları götürüp çöpe dökmektir. Ustam öyle yapmıyor. Atılması gereken kamış atıklarını insan ayağının değmeyeceği bir yere bırakıyor. Onun düşüncesinde ekmek çöpe atılmaz. Doğaya bıraktığı atıklar zamanla çürür, toprağa karışıp gübre olur.
Biz küçükken sofrada kalan küçük ekmek parçalarını, yere dökülmüş tuz varsa hepsini toplayıp insan ayağı değmeyen bir yerlere bırakırdı. Mutlaka görmüşsünüzdür, genelde yaşlı insanlar, yoldan geçerken kaldırıma atılmış bir ekmek parçası görürse eğilip onu yerden alıp alnının üzerine kadar getirir; daha sonra bir ağacın yanına, yeşil alan olarak bırakılmış yerlere yavaşça bırakır. Dünyanın her yerinde akan su, doğan güneş, esen rüzgar, yiyecek çok değerlidir, kutsaldır!
Bir düğün salonunun temizliğini yapan gençler, masalarda kalan ekmekleri yere atıyorlardı. Üzerine basılmış ekmek parçaları vardı.
Nereden nereye…
Yaşlı, moruk, kahrı çekilmez olarak görülen o insanlar mesleklerinden kopamıyor. Kıyıda köşede önceden biriktirdikleri üç beş kuruşları, bir de emekli maaşları varsa değmeyin onların keyfine. Tanıdık, tanımadık herkesle paylaşabilecekleri bir tas sıcak çorbaları varsa kendi çocuklarına bile minnet etmiyorlar. Bedava kömüre, üç beş paket makarnaya dönüp bakmıyorlar.
Ustalarımız mesleklerine çırak olarak başlamışlardı. Bir insan ömrü sayılabilecek altmış yıldan fazla çalışanlar var. Tam olarak emin değilim, ancak yetmiş yıldan fazla çalışanların var olduğunu sanıyorum. Aslına bakarsan para kazanmak için yapmıyorlar kendi işlerini. Yolu onların yanına düşenlere bir önerim var: Kazandıkları paranın ne kadarını çay parası olarak harcıyorlar; isteyen sorup öğrenebilir.
Genelde tamirat yapıyorlar. El emeği göz nuru ürettiklerinden bir kısmı satılıyor. Yeri gelmişken yazalım: Bir günde yirmi lira civarında para kazandığı için şükreden ustamız var. Onun için önemli olan kapısını çalan bir vatandaşın memnun olarak yanından ayrılması.
Bazıları şanslı sayılabilir. Dört kuşaktır mesleğini sürdüren ustamız, kendi çocuğunu yetiştirdiği için çok mutlu. Aile mesleğini beşinci kuşağa taşımanın gururunu yaşıyor.
Beş kuşaktır kazanılan paranın toplamı, bir imzayla elde edilen paranın yüzde kaçıdır?