Taksim Gezi olayları, yolsuzluk soruşturmaları ve ayakkabı kutusu paraları ile ilgili iddialar ortalığa saçılmadan önce, yandaş medya organlarında asrın lideri, BOP Eş Başkanı, Ortadoğu ülkelerinin, müslüman ülkelerin hamisi, abisi. Ortadoğu'yu yeniden şekillendirecek büyük lider, Ortadoğu'daki ülkelere demokrasiyi ve insan haklarını getirecek büyük devlet adamı sözlerini çokça duyuyorduk.
Böyle bir liderin bizden olmasını kim istemez. Düşünsenize yıllardır yazdık, çizdik. Mustafa Kemal'e saldıranlara; "Yahu! sevin veya sevmeyin, gelmiş geçmiş Dünya liderleri arasında saygın yeri olan bir insanımız. Kaç tane böyle insanımız var? Sırf bu yüzden de olsa, hiç değilse hakaret etmeyin!” dedik.
21 yüzyılda saygın bir dünya liderinin bizden olmasını kim istemez? Siyaseten uyuşmasak da bu ülkenin insanı olarak gurur duyarız.
İyi de, birkaç gün önce televizyonda haber izlerken Bağdat'tan bir halk harekatı (protesto) haberi geçti. Kulak kabarttım. Bağdat'ta binlerce insan neyi protesto ediyor biliyor musunuz? Elektrik kesintilerini. Siz elektriklerimizi kestiniz. Biz bu kavurucu sıcaklarda klimalarımızı çalıştıramadık, mağdur olduk diyorlar.
Geçmişte ben mi yanlış anladım? Bizim çağdaş demokrasiyi götüreceğimiz ülkelerden birisi değil miydi Irak? Bu kadar gülünç olunur mu? Bravo komşuya! Çağdaş demokrasiyi yakınca onlardan öğrenelim bari.
Biz elektrik kesintisini "bak elektriğinizi keserim ha!.."diyerek oya da tahvil edebiliyoruz. Bu açıdan Bağdatlıların, çağdaş demokrasi adına bizden öğrenecekleri çok şey var.
*
Bu köşemde daha evvel de birkaç kez değinmiştim. Gerçekte kafatasında beyninin olup olmadığı şüpheli birçok insan, ağzını köpürte köpürte CHP hakkında konuşuyor, eleştiriyor. Bunları çoğu da bilmem ne zamandan beri CHP yandaşı olduğunu söylüyor. Biz 68 kuşağı insanıyız. 50'li yıllarda (çocuk ta olsak) Demokrat Parti-Halk Parti çekişmelerinde bağı bahçesi susuzluktan kurutulmuş bir aileden geliyorum. Lise yılları, peşinden üniversite yılları Karaoğlan efsanesiyle taçlandırılmış dönemler. Ama sonraları bir türlü beklenen başarıyı görememenin ümit kırıklıkları...
*
Şimdi, CHP'yi eleştirmeden önce insanın elini vicdanının üstüne koyması gerekiyor. Son seçimlerde Kılıçdaroğlu'nun ve partinin performansına diyecek yok. Gerçekten çok ölçülü, seviyeli ve gerçekçi bir kampanya yürüttüler. Buna rağmen tek başına iktidar olabilmek için gereken orana ulaşamadılar. Fakat bu partiye oy versin vermesin bir çok insanda olumlu bir algı oluştu. Hatta dün akşam ismini zikretmeyeceğim, ama fikirlerine önem verdiğim bir gazeteci "...başta Kürt sorunu olmak üzere, ülkenin çok ciddi iç ve dış sorunlarını çözmede CHP'nin önemli rolü üstleneceği, bu itibarla koalisyonda olması gerektiği ve dünya kamuoyunda da bu yönde bir algı olduğu... " mealinde açıklamalarda bulunuyordu.
Koalisyon görüşmelerindeki tavrı ve sonsuz sabrı da kurumsal bir partiye yakışacak türdendi.
Ey CHP!.. Senin önemini çok insan anladı. Ama, iç savaşı bitirip neden tek başına iktidar olamıyoruz? sorusuna bir türlü gelemedin. Geçenlerde bu köşedeki yazımda da değinmiş ve sormuştum: Çorum ile Tokat Orta Karadeniz'in iç kesimlerinde benzer etnik, dini, siyasi ve kültürel yapıya sahip iki ilimiz. Kim bilir kaç seçimdir CHP bu illerden birer milletvekilliği almaya o kadar odaklanmış ki, ikinciyi neden alamıyoruz? diye düşünmüyor.
*
CHP il, il; kasaba kasaba rapor hazırlatmalı, analiz yapmalı yaptırmalı.
Haydi bana bir sorun!.. Ben size bir saat içinde sözel olarak anlatayım. Biraz zaman verin, birkaç kuruş ta araştırma yapacak kadar yardımda bulunun, Size niteliksel bir saha araştırmasıyla durumu ortaya çıkartayım.
*
Amacımızın bağcı dövmek değil, üzüm yemek olduğunu söyleyelim.