Yılbaşı ile ilgili, önceki yazılarımdan birinde şöyle yazmıştım.
“İnsanlar kendi yarattıkları şeylerin tutsağı oluyorlar genelde.
Biz insanlar oturup, gün demişiz, ay demişiz, yıl demişiz, zamanı dilimlere ayırmışız. Sonra da kendimizi, bir zaman kesitinin diğerinden farklı olduğuna inandırmışız.
Ne denir, umut olmasa yaşanmaz. Biz insanlar da kötü giden bazı şeylerin düzeleceği yolunda, yeni yeni umutlara kapı açmışız zaman dilimleri ile. Ve bir nevi moral kaynağı yaratmışız kendimize, yılın sonu diyerek, başı diyerek.
Yeni yıldan beklentilerimiz ise malum. Daha ileri uygarlık, daha eşit paylaşım, daha barışçıl, daha insanca bir yaşam.”
Bu yazıyı 2000 yılına girerken yazmışım.
Ülkenin şu anki durumu ise ortada.
2015 yılı şimdiye kadar yaşadığımız yılların en kötüsü. Ölümler, katliamlar yılı.
Ülkemizin güneydoğu illerinde iç savaş yaşanıyor. Her gün sayılarca insan ölüyor. Binlerce insan göç ediyor. Yerini yurdunu terk ediyor.
Tüm komşu ülkelerle, ilaveten de süper güç Rusya ile aramız bozuldu.
Ortadoğu’da sanki Suriye merkezli 3. Dünya Savaşı yaşanıyor. 15 yılda geldiğimiz nokta bu.
Cumhurbaşkanımız ise Başkanlık ta Başkanlık diyor. Böyle bir ortamda, yeni yıldan ne bekleyebiliriz ki.
Bu arada, bir gecelik, yeni yılı karşılama eğlencesini, Hıristiyan adetidir diyerek Müslümanlar noel kutlamaz diyerek, insanlara çağdaş bir yaşamı, bir günlük keyfi bile çok gören, ortaçağ kafalı gerici kesime ne demeli.
Oysa kutlanan noel değil, yılbaşı.
Noel, Hıristiyanlar tarafından 25 Aralık tarihinde kutlanıyor. 1 Ocak ise sadece yeni yılın başı.
Çorum Haber köşe yazarlarından sayın İsmail Haboğlu’nun 25 Aralık tarihli yazısında hatırlattığı gibi, aslında yılbaşı kutlamaları, “Nartugan” doğan güneş adı verilen, 10 bin yıllık bir Türk geleneği.
Fakat söz konusu kesim, büyük bir inatla, istedikleri gibi yorumlamaya devam ediyorlar.
Yaşamı kendilerine de diğer insanlara da çekilmez kılmayı görev biliyorlar adeta.
Bu kesime göre asıl yaşam, yani cennet ve cehennem öbür dünyada.
Bu tür küçük zevklere laf edenler, ülke yönetimindekilerin hırsızlıklarını, yolsuzluklarını affederek ve onları onaylayarak kendilerine cehennemin yolunu açmıyorlar mı oysa?..
Bir kez beyinler yıkandı mı, kolay kolay dönüşü olmuyor ne yazık ki.
Her şey gelip eğitime dayanıyor.
Yine de 2016 yılında her şeyin daha iyi olmasını umut edip, olabildiğince iyi yıllar dileyelim.