Yaklaşan yerel seçimler, Türk milletinin ateşle imtihanıdır. Tüm Şehir Belediye Yasası’yla uniter bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti, eyaletlere ayrılmış, sadece adı konulmamıştır.
Bu seçimde, salt belediye başkanları ve meclis üyeleri seçilmeyecektir. Büyükşehir statüsündeki her ilde tek başkan ve tek meclis seçilecektir.
Anayasa Uzlaşma Komisyonu’ndan bir sonuç çıkmayacağını bildikleri için çalıyı dolanarak yeni belediye yasası çıkartılmış ve eyaletler oluşturulmuştur. Bölücü terör örgütüne, “Biraz sabır, her şeyin zamanı var…” diyenlerin söyledikleri budur.
Bu seçimden sonra güvenlik, eğitim, sağlık vb. konularda yapılacak yasal düzenlemelerle merkezi yönetime ait yetkiler “demokratikleşme”, “yerel yönetimlerin güçlendirilmesi” vb. ifadelerle adı konmamış eyaletlere devredildiğinde Türkiye yapısal bir dönüşüme uğramış olacaktır.
Ayrıca AKP, Meclis’teki parmak çoğunluğuna yaslanarak, Büyükşehir statüsünde olmayan ama söz konusu illere komşu bazı illerin yasal düzenlemeyle Büyükşehir olan illere katılması da mümkündür. Örneğin, Van ile Mardin arasındaki Bitlis gibi…
Birilerinin pek rahatsız olduğu jandarma teşkilatı ise köylerin mahalleye dönüştürüldüğü bu yeni yapılanmada devre dışı kalmış olacaktır.
Bu yaşamsal gerçekleri Türk milletine anlatması gereken partiler “Benim partim senin partini döver!” nidalarıyla masa, iskemle peşinde koşmaktadırlar.
Partiler böyle de sendika ve demokratik kitle örgütleri pek mi farklı durumdadır? Üzüm üzüme baka, baka kararmış, karartılmıştır. Emperyalizm, Türkiye’nin şehir devletlerine bölünmesine karşı çıkacak her türlü yapıda iç operasyonlar yaparak ve yaptırarak yoluna devam etmektedir. Bu durumun açıklaması, siyasi partilere baskı unsuru olacak yapıların bertaraf edilmesidir.
Bu tehlikenin önünü kesecek siyasi hamle, yaklaşan fırtınayı gören / görmesi gereken CHP ve MHP’nin dayanışmasıdır. Ama olması gereken bu hamle de her iki partinin tepe yönetimleri tarafından bilerek veya bilmeyerek görmezden gelinmiş, ötelenmiştir. Parti tabanlarının bir kısmı ise yaklaşan belediye seçimleri ve genel seçimler nedeniyle masa ve iskemle peşinde oldukları için derin bir suskunluk egemendir. “Bana ne gerek, sütlü börek” durumları…
İşte bu şartlarda duruma vaziyet etmek, yine Türk milletinin sağduyusuna kalmış görünmektedir. Türk milleti milli ve gayrı milli ayrımını yaparak AKP/BDP/PKK/HDP’den oluşan cepheye karşı her yerde kazanma olasılığı yüksek partilere oy vererek tavır almak zorundadır.
Türk milletini hücrelerine ayırmak için dayatılan tertip, yine milletin azim ve kararıyla bozulmalıdır. “Yerel seçimler, milletin ateşle imtihanıdır” dememizin sebebi budur.