Çorum olarak 2018 yılına sanat ve kültür açısından kelimenin tam mânâsıyla gayet zengin bir giriş yaptık. Kısa bir tatil yapıp döndüğümde, iki dergi ve sekiz kitapla karşılaştım. Dergilerin biri Kültür Ajans Tanıtım Org. (Hayrettin İvgin’in ) sekiz yıldır çıkardığı KÜLTÜR ÇAĞLAYANI; öteki dergi İLESAM’ın (İlim ve Edebiyat Eserleri Sahibi Meslek Birliği’nin) İLESAM Dergisi :

KİTAPLARA GELİNCE:

1- HOŞ SEDA- OĞUZ LEBLEBİCİOĞLU

Aramızda sık sık konuştuğumuz önemli mevzularımızdan biri de, Türk Milleti olarak hatıralarımızı yazmama kusurumuzdur. Geçen sene Bahri Güven ve ben Oğuz Leblebicioğlu’nu rahatsızlığı münasebetiyle ziyaret ettik. Orada bu konu yine gündeme geldi. Oğuz Hocama, hatıralarını, yani hayatını yazmasını rica ettik. Gurur, kibir olur diye epey itiraz etti. Yazarsın, yazmazsın derken, sohbet öyle güzel gelişti ki bu hoş sohbetin akabinde bir de baktık ki Bahri Güven kitabın adını bile koymuş.

“HOŞ SEDA”

Bu sohbetten hemen sonra Oğuz Hocam kalemi eline almış ve bugün Çorum tarihi ve Türkiye genel kültürü mis gibi bir eser kazanmış oldu. Kitap sadece Oğuz Leblebcioğlu’nun hayatını anlatmıyor. Hoş Seda’da neler yok ki… ;

Sayfa 14’te, “O yıllarda okulumuzda her yıl Yerli Mallar haftası yapardık” diyor.

Buradan en anlıyoruz?

Cumhuriyetten önce adam gibi yerli üretim yok. Cumhuriyet ile kendi ülkemizde yeni başlayan yerli üretim heyecanının kokusunu alıyorsunuz. İlkokulu 1959-60 döneminde bitiren biri olarak bu heyecanı beş yıl yaşadığım için önemini biliyorum.

“O yıllarda Çorum’da kışlar çok karlı ve soğuk geçerdi” sayfa 15

“İkinci Dünya Savaşı’nın ortalarında en zor yıllarımızı yaşıyoruz. Türkiye bir ateş çemberi içinde. Seferberlik ilan edilmiş ve birçok temel gıda maddeleri savaş için stoklanmış”

“Un, ekmek, çay, şeker, gaz, bez ve kumaş yok.” Sayfa 17

“Bizim zamanımızda içecek su para ile satılmazdı”Sayfa 27

“Köylerde elektrik ve yol yoktu” sayfa 27

Nota yazacak kağıt bulamıyorduk sayfa 86

Çorum 20.000 nüfuslu küçük bir şehir ama konser salonumuz var sayfa 86

Beden eğitimi öğretmeni ve okullarda spor salonu yok sayfa 89

Hamit Kaplan gibi güreşçilerimizin duş yapacağı bir yer yok. Hademeler gaz tenekesi ile üzerlerine su dökerlerdi sayfa 89

*

Yani hatıralar asla sadece bir kişinin hayatı değildir. O döneme ait hayatın ve hayat şartlarının o kişiye ait pencereden görünen ama çok anlamlı ve önemli bir fotoğraftır.

Bakın o fotoğrafta başka neler var:

O tarihe göre Çorum’da bazı yenilikler yapılmıştır. Çorum’a Sümerbank açılmıştır. Çorum’a ziyarete gelen reisicumhur İsmet İnönü’ye sekiz yaşında bir çocuk uzun bir millî şiir okur. Reisicumhur o kadar memnun olur ki, bu çocuğa bir şey yapmalı ama ne yapmalı diye düşünür. O zamanlar henüz plâket üretimi bile yoktur. İnönü iki yaverine tembih eder, çocuğun ailesinden izin alınır ve mükâfat olarak araba ile gezdirilir. Zira Çorum’a ilk defa bir otomobil gelmiştir. Otomobile binmek değil görmek bile o tarihte bir şanstır. Yaver akşam evlerine bir hediye paketi getirir. İçinde çocuğa ve babasına birer takım elbiselik kumaş vardır. Yerli fabrikamızda üretilen, yerli malı yani SÜMERBANK kumaşıdır. Bu baba oğul, Oğuz Leblebicioğlu ve babası Sadi Leblebicioğlu’dur.

*

“O zaman köylere ve kasabalara minibüs veya otobüsle gidilmiyordu. Çünkü bu araçlar için gerekli yollar yoktu. Zaten otobüs, minibüs de yoktu. Kamyonlar hem eşya hem insan taşırdı. Kamyonlar Almanlardan gelme ve kullanılmış arabalardı.” Sayfa 21.

Oğuz Hoca’nın “Enver Dayım Merzifon’da Amerikan kolejinde okuyordu” sayfa 22 sözünden o tarihte Merzifon’da Amerikan koleji olduğunu anlıyoruz. (*) Şunu da anlıyoruz. Dedesi Kuva-yı Milliyeci (Atatürkçü) olduğu için, Rum Çeteleri tarafından tutuklanmak için aranıyor. Aylarca ormanda saklanıyor.

Çorum’da altı ilkokul varmış.

Asansörlü ve kaloriferli bina yok.

Caddede lokanta yokmuş.

Çorum’da bile Rum Çeteleri varmış. Bu Rum çeteleri İngilizlerin emrinde ve onların polisi gibi çalışmışlar. Zulümler yapmışlar.

Telefon kimsede yok ve resmi dairelerde manyetolu(**) telefonlar ve telgraf var.

Halkın tek haberleşme aracı mektuptur.

*

Ayrıca:

O dönemlere ait, ilk-orta- lise ve üniversiteler hakkında bilgiler ediniyorsunuz. Askerlik, öğretmenlik, müzik, spor, gazetecilik ve basın hayatımızdan gerçek kesitleri öğreniyorsunuz.

*

“HOŞ SEDA” hakikaten hoş bir Çorum sedasıdır. Hiçbir sıkıcılığı yok. Oğuz hocamın kendi gibi samimi ve akıcı bir dille yazılmış. Çok güzel yazılmış. Teşekkürler hocam.

*

(*)Toplamda Anadolu’da 450 (?) kolej ve azınlık okulu olduğunu duymuştum. Böylece emperyalizmin önce kültürden başladığını öğreniyoruz. O dönemin azınlık okulları ve kiliseleri hem silah deposudur hem askeri kamptır.

(**)Ahize ve iri bir makineden müteşekkil olan telefonun küçük bir çevirme kolu vardır. Bu kolu bir müddet çevirerek elde ettiğiniz elektrikle ile bir karşı tarafı ararsınız ve konuşursunuz)