“Unutmayalım! Yaşam yolundaki
korkularımızı sevgiyle yenebiliriz.”

Yeni gelen yıl için, hepimiz için, herkes için yeni yıl kartı yazıyorum.
Yanımızda hep, kalbimizin ibresini şaşırtmayan, bizi anlayan umut dolu dostlar ve güler yüzlü insanlar olsun.
Sevmekten asla vazgeçemediğimiz şehirler, içimizin yüksek sesiyle düşündüğümüz umutlarımız olsun. Her gün konuşsak bile sesinden asla bıkmadığımız arkadaşlar, samimi bulmak istediğimiz ve o sese inandığımız insanlar olsun. Dinlemeyi sevdiğimiz hikâye kadınlar ve okumaktan asla bıkmadığımız kitaplar olsun. Öznesini hep aradığımız cümleler, yüklemine sığındığımız zamanlar olsun. Gülmekten hiç bıkmadığımız fıkralar, sevmekten asla yorulmadığımız dostlarımız olsun.
Sol üst cebimizde duran ve kendince şarkılar söyleyen yüreğimiz hiçbir zaman pusulasını kaybetmesin.
Aklımızda, yüreğimizde asılı kalanlar, sesini duymaktan bıkmadıklarımız, eski dostlarımız, yeni tanıştıklarımız, hep yanımızda olanlar… Gözlerindeki yıldızları saydıklarımız, gözlerindeki yıldızları saklayanlar… Sesiyle huzur verenler, günlerdir konuşmadıklarımız, tekrar konuştuğumuzda kaldığımız yerden devam ettiklerimiz… Uzaktakiler, yakındakiler, yaralayanlar, iyileştirenler, sabredenler, dinleyenler, dinlemeyenler, gölgesi ağaçtan büyük olanlar, yüreği sıcacık kalanlar; hepimiz bu evrene yüreğimizdeki su gibi iyiliklerle çığlık çığlığa geldik. Biz insanoğlu olarak, ağlayan, gülen, kahkahalar atan, sevinen, üzülen, fark eden, keşfeden, her şeyden farklı olan, her yönüyle özel olan bir varlık olduğumuzu fark ederek yaşayalım.
Sandığımız, hiç söylenmemiş kelimelerle dolu ve o kelimeleri en sevdiklerimize söyleme vakitlerini kaçırmayalım. Her şeyi yarına bırakmayalım.
Yüreğimizi korumak için kalkanlara ihtiyaç duymayalım.
Unutmayalım! Geçmişin anlarıyla dolu olan beyin, gelecek için hiçbir şey yapamaz. Beynimizin içinde dolaşan sözcükler ve anlarla dolu olan geçmişi artık bir tarafa atma vaktidir. Çünkü insan ömrü harita gibi sınırları vardır. Biz bu sınırları bilmeden ya da bildiğimizi unutarak yaşıyoruz. Kalbimizde öylece duran sevgiyi başkalarına vermeye korkuyoruz. “Bir uçurumun bir kıyısından öbürüne uzatılmış dar bir kalas üzerinde yürürken, korkan insanın düşme olasılığı, korkmayandan fazladır” diyor Russell. Unutmayalım! Yaşam yolundaki korkularımızı sevgiyle yenebiliriz.
İçimizdeki sevgi dolu o çocuğu keşfedelim.
Kendimize giden yollarda nefes alalım.
Okuduğumuz kitabın, kaldığımız sayfasını kapatarak mutluluk düşler olduk. Aslında katladığımız her şey gibi onu da raflara kaldırdık ve yerini unuttuk. Unuttuğumuz yeri bizden başka kimseler bilemezken, biz başkalarına sorduk. Hadi dokun yüreğine ve oradaki sırları keşfet.
Kendi hikâyemizdeki güzellikleri görmeyi deneyelim.
Hep mutlu olalım ve çevremize mutlulukla gülümseyelim.
Yeni bir yıla günler kala herkesin tüm umutlarının yeşereceği ve meyvelerini kimselere saklamadan herkese dağıtacağı bir yıl diliyorum.
Bu yazdıklarımı kâğıttan bir gemi yapıp, önümde uzanan ve parmak uçlarımın değdiği denize bırakıyorum. Umut, belki birilerine ulaşır.
Gelecek olan yeni günle, en başta sağlık olsun, umut olsun, sevgi olsun ve ne olursa olsun en azından bir tutam aşk olsun.
Yarına hep umutla bakalım.
Herkese mutlu bir yıllar…