Yaşı belirli bir düzeyin üstünde olanlar bilir; eskiden Tommiks, Teksas, Zagor, Red Kit, Pekos Bill, vb. çizgi romanlar okurduk. Üstelik de o dönemde anne, baba ve öğretmenler bu kitapları okuduğumuz için bize kızarlardı ama biz gene de gizlice okumaya devam ederdik. Şimdi ise “oku da ne okursan oku” diyoruz ama okuyanımız yok; hem de üste para vermeye hazır olduğumuz halde…

Bunu niye anlattığımı şimdi açıklayacağım. Geçenlerde, günümüz Türkiye’si ile ilgili bazı istatistiki bilgiler elime geçti. Şöyle bir baktığımda, nereden nereye geldiğimizi içim burkularak anladım. Okuduğunuzda, eminim sizin de içiniz sızlayacak ve geleceğin daha iyi olacağına ilişkin ümidiniz kırılacak.

YENİ TÜRKİYE İLE İLGİLİ İSTATİSTİK BİLGİLERİ

(OKUMA, KÜLTÜR VE SANAT)

Gittiği Kentin Müzesine Ziyaret Etme Oranı % 0,1

En Az Bir Gazeteye Abone Olma Oranı % 0,3

Sanat ve Kültürel Etkinliklere Katılım Oranı % 1

Kitap Okuma Oranı % 1

YENİ TÜRKİYE İLE İLGİLİ İSTATİSTİK BİLGİLERİ (TV İZLEME)

TV İzleme Oranı % 78

Belgesel İzleme Oranı % 1

Kültür ve Sanat Programı İzleme Oranı % 1,5

Haber Programı İzleme Oranı % 22

Haber İzleme Oranı % 32

Dizi İzleme Oranı % 37

Evlilik, Kayıp Programı İzleme Oranı % 58

Survivor türü programlar % 62

YENİ TÜRKİYE İLE İLGİLİ İSTATİSTİK BİLGİLERİ

(İNTERNET ORTAMINDA)

Kültür ve Sanat Haberlerine İlgi % 0,1

Belgesellere İlgi % 1,5

Ülke ve Dünyadaki Gelişmelere İlgi % 12

Siyasi Haberlere İlgi % 39

Müzik Yayınlarına İlgi % 42

Dini Haber ve Programlara İlgi % 78

Cinsel İçerikli Yayınlara İlgi % 80

Genel Borçluluk Oranı % 78,3

Şimdi de bu istatistikten çıkarabileceğimiz sonuçlara göz atalım. Sorumuz şu olsun: NEREYE DOĞRU GİDİYORUZ?

Okumayan, okumayı gereksiz gören, eğitimin amacını kendini geliştirmek yerine sadece işe girmek olarak algılayan “filanca okuyor da ne oluyor sanki” diye düşünerek kendini rahatlatan bir toplum oluyoruz.

Yeterli bilgi ve donanıma sahip olmadan, ayrıca o konunun uzmanlarını da küçümseyip söyledikleriyle alay ederek kendimizi her konuda uzmanmış gibi görüp ahkâm kesen bir yapıya sahip insanlar topluluğu oluyoruz.

Görüntü, içerik güzelliği ve çevresel duyarlılık gibi gerçek kaliteyi ortaya çıkaran özellikleri boş verip “bunlar olmadan da olur” mantığını öne çıkaran ve böyle yaşamayı seçen basit düşünceli ve kaba yapılı insanlardan oluşan bir toplum oluyoruz.

Gelişmeleri olduğu gibi kabul ediyor, nedenleri üzerinde kafa yorup merak etmiyoruz. Bu da birilerinin bize doğru diye dayattıklarını kendi doğrumuz gibi kabul etmek zorunda kalmamıza ve az sonra da duyduklarımızı papağan gibi yineleyerek kendi ürettiğimiz fikirmiş gibi söylememize neden oluyor.

Doğru düşünebilmek, aklını kullanmak ve fikir üretebilmek için gerekli donanıma sahip olmamızı sağlayan üç temel gereklilik vardır: Bunlar okumak, merak duygusu ve bilgilenmek. İşte temel sorunumuz, bu üç özelliğe sahip olmanın zorunluluğunu kavrayamamış bir toplum olarak bunlar olmadan da hayatın sürebileceğine inanıyor olmamızdır.

Gelecek yazıda bu konuyu irdelemeyi sürdüreceğiz.

Şimdilik sağlıcakla kalın.

DÜŞÜNEN SÖZLER:

•Başkalarının bilgisi ile bilgin olsak bile, ancak kendi aklımızla akıllı olabiliriz. MONTAİGNE

•Aile toplumun özüdür. Onu tahribe yönelen her şey toplumun tahribine yönelmiş demektir. BUTLER

•Bilim ve sanat bir kuşun kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar. Uçamayanlar ise tavuk olur. Tavuk toplum; önüne atılan bir avuç yemi gagalarken arkasından yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz. DARVİN

•İnsanlara cehaletlerini tanıtmak imkânsızdır. Zira cehaleti tanıyabilmek için de bilgi lazımdır; dolayısıyla cehaletini görebilen cahil değildir. J. TAYLOR