Evet, Bugün 24 Kasım 2014. Yani Öğretmenler Günü.

Ülke genelinde törenler yapılacak. Ülke genelinde kutlamalar yapılacak. Onlar için güzel sözler söylenecek. "Elleri öpülesi kişiler" de denilecek.

Eğer açık bir dille ifade edilirse, 24 Kasım:

-Öğrencilerin öğretmenlere gösterdiği samimi duyguların;

-Yönetenlerin gösterdiği sahte duyguların görüntülendiği bir gün olacak.

Ama ne eğitim-öğretim sorunları konuşulur olacak, ne de özlük sorunları. Ne laik eğitimin sorunları konuşulur olacak, ne de alt yapı sorunları.

Daha açık olarak ifade edilirse:

Biraz kaba bir tabir olacak ama yöneticilerimiz tarafından bir "yağlama-yıkama" yapılacak ve de sahte demeçlerle övgüler dizilecek.

Çünkü bu hep böyle olmuştu ve de yine böyle olacak.

***

Bizde iki "Öğretmenler Günü" vardır.

Biri, 5 Ekim'de "Dünya Öğretmenler Günü"dür. UNESCO tarafından kabul edilip 1996'dan bu yana 100’den fazla ülkede kutlanır.

Diğeri, 24 Kasım'da kutlanan "Öğretmenler Günü"dür. Yalnız Türkiye'ye özgü olup bir 12 Eylül ürünüdür.

12 Eylül darbecileri, öğretmenler üzerinde önce çok büyük bir terör estirmişti. Dernekleri kapatılmış, binalarına el konulmuştu. Binlerce öğretmen mesleğinden uzaklaştırılmış, cezaevlerine doldurulmuş, işkenceden geçirilmişti.

Hayatını kaybedenler de olmuştu.

İşte böyle bir dönemde, yani 1981 yılında 24 Kasım günü, "Öğretmenler Günü" olarak ilan edilmişti.

Amacı, öğretmenleri darbeyle barıştırmaktı; 12 Eylül felsefesini, öğretmen ve eğitim kurumları üzerinden kabul ettirmek ve bir meşruiyet kazandırmaktı.

***

Elbette ki, 24 Kasım'ın bir özelliği vardı:

1 Kasım 1928’de yapılan Harf Devrimi'nin ardından 24 Kasım'da "Millet Mektepleri" açılmış, Atatürk "Başöğretmen" ilan edilmişti.

Öncelikli hedef, harf devrimi ile Anadolu halkının okur-yazar yapılmasıydı.

Ancak 24 Kasım'ın asıl amacı, yalnız okur-yazarlık değildi; özellikle Arap kültüründen uzaklaşmak, Anadolu'da toplu bir aydınlanmayı başlatmak idi.

Nitekim bu aydınlanma seferberliği, 40'lı yıllarda "Köy Enstitüleri" ile Anadolu'nun kırlarına ulaştırılmak istenmişti.

Ama o gün, küresel güçlerin yerli işbirlikçileri ve toprak ağalarının baskısıyla kapatıldı bu kurumlar.

***

Ne yazık ki, "Öğretmenler Günü" yeteri kadar benimsenmemiştir ülkemizde.

Çünkü:

-12 Eylül 1980 darbesiyle bir korku imparatorluğu yaratan...

-Öğretmenleri işkenceden geçirip cezaevlerine dolduran...

-Demokratik hak ve özgürlükleri ortadan kaldırarak ülkede terör estiren... Yani o gün öğretmenleri düşman gören böyle bir zihniyet tarafından getirilir oluşu, öğretmen kitlesinin içine sinmemiştir.

Ve büyük baskılarla sindirilmiş öğretmen kitlesi, yıllarca burukluk içinde katılır olmuştur yapılan törenlere.

***

Ama böyle de olsa Öğretmenler Günü:

-Eğitimin ticari bir sektöre, okulların diploma veren notere dönüştüğü...

-(4+4+4) sistemiyle ve sık sık değiştirilen sınav sistemleriyle eğitimin bir yap-boz tahtası yapıldığı...

-Grev hakkı olmayan bir sendikanın, öğretmen haklarını koruyacak ve eğitim sorunlarına sahip çıkacak bir gücünün olamayacağı ve de olmadığı,

-Ve daha da önemlisi, Cumhuriyetin 93.yılında bile halen laik eğitimin tartışıldığı...

Yani böyle bir eğitim-öğretim ortamında, yalnız hediye alma-verme ve yönetenlerin yağlama-yıkama günü olarak değil, bir eğitim-öğretim sorgulamasının günü olabilir ve de olmalıdır.

İşte bu nedenlerle diyorum ki, öğretmeni sevmeyen bir zihniyetin sahte demeçlerinin gölgesinde kalmaması dileği ile "Öğretmenler Günü" kutlu olsun.