Hayat iniş çıkışlarla gidilen bir yolculuktur. “7’sinde ne ise 70’inde de odur” sözünün istisnaları vardır şüphesiz.
Bir dönemin ünlü istihbaratçısı Hiram Abas, Saint Joseph’de ortaokul üçüncü sınıf öğrencisiyken Galatasaray Boks takımında lisanslı sporculuk yapmıştır. O yıllarda başladığı pipo ise ömür boyu yol arkadaşı olacaktır.
Galatasaray’ı tercih etmesinin sebebi yakın arkadaşı Metin Olgaç’ın bu okulda öğrenci olmasıdır.
Aynı dönemde sırf fazla kilolarından kurtulmak için boks yapan bir genç vardır. Günümüzün tanınmış diplomat ve siyasetçisi Şükrü Elekdağ…
Kilo vermek için boks yapmaya başlayan Şükrü Elekdağ, bu sporda başarılar da kazanmış, ağır sıklette 1946, 1947 ve 1948’de İstanbul şampiyonu olmuştur.
Elekdağ bu konuda şöyle demektedir. “Ben Ankara’ya gidemiyordum. Ama İstanbul’da yendiğim rakiplerim Ankara’ya gidip Türkiye şampiyonu oluyordu.”
Dışişleri Bakanlığı’nda göreve başladığı ilk yıllarda arkadaşları ona hep “boksör Şükrü” diye takılmışlardır. Aradan yıllar geçip de deneyimli bir diplomat olduğunda ise “boksör”ün ilk hecesi atılmış, “sör” denmeye başlanmıştır. .
Eskiler “kişi refikinden azar” derlerdi. Boşuna söylememişler… Demek ki bu okulun öğrencileri birbirlerinden etkilenerek genç yaşta pipo tiryakisi olmuşlardır. Tütün kullanma alışkanlığı çoğunlukla öğrencilik ve ilk gençlik yıllarında arkadaşlar aracılığıyla başlayan bir tiryakiliktir.
Kadıköy-Moda doğumlu Cano Aret Özgener de pipo içmeye Saint Josph Lisesi’nde öğrenciyken başlamıştır. Liseden sonra Robert Kolej’i bitiren Özgener, ABD’deki Colombia Üniversitesine başvurur. Başvurusu kabul edilir ve üniversitede asistan olarak göreve başlar.
Sık sık Türkiye’ye gelen Özgener her dönüşünde kendisinin de içtiği lületaşı pipolardan hediye eder.
Bir kimya devi olan Doupont’ta çalışmaya başlar. Piposuna tütün almak için bir dükkâna uğraması hayatının dönüm noktası olacaktır. Satıcı Özgener’in elindeki lületaşı pipoya hayran olmuştur. Dükkân sahibi ile anlaşan Özgener artık pipo ticareti ile uğraşmaktadır.
Eşinin erkek kardeşine mektup yazarak Eskişehir’de lületaşı pipo ihracatı için altyapıyı hazırlatır. Mühendisliği bırakmıştır artık.
Adının baş harflerini kendisine marka olarak seçer. CAO…
1990’lı yıllarda piponun önemini kaybetmesiyle, kiraz ve ceviz ağaçlarında puro kutusu ve puro yapmaya başlarlar. Kübalı bir arkadaşının da yardımıyla Latin Amerika ülkelerinde Nikaragua, Honduras ve Dominik Cumhuriyeti’nde puro üretimine başlarlar. Oğlu Murat ve kızı Aylin de şirkette çalışmaya başlayınca tam bir aile şirketi olurlar.
Özgener bir söyleşisinde “Amacımız aile şirketi olmak değil, bir aile markası olmaktır” diyerek hedefini belirtmektedir.
CAO puroları ABD dışında İngiltere, Almanya, İtalya, Finlandiya gibi Avrupa ülkelerinde büyük rağbet görmektedir. Cigar Aficonado Dergisi’nin değerlendirme yaptığı purolar arasında dünyada ikinci sıradadır.
Yedisinde başlayan pipodan yetmişinde puro markası olmaya giden yol…
Meraklısı için ek: Üniversiteyi bitirdikten sonra Fransa’nın açtığı devlet bursunu kazanan Elekdağ, Paris Üniversitesi Hukuk ve Ekonomik Bilimler Fakültesi’ni okumuş, ardından da ekonomi doktorası yapmış. Türkiye’den ayrılınca boks da hayatından çıkmış. Spora meraklı olan Elekdağ, Fransa’da ise amatörce halterle uğraşmıştır.
1970’de Japonya’da büyükelçi olan Elekdağ, burada tenis oynamaya başlamış. ABD’de de büyükelçilik yaparken tenisten vazgeçmemiş. Elekdağ emekli olana kadar her sabah 6.30’da kalkıp 1,5 saat tenis oynamayı sürdürmüştür.