Sivas'ta 2 Temmuz 1993'te yaşanan katliamın üzerinden 29 yıl geçti. Her yıl bu katliamda yaşamını yitirenler için, anma törenleri düzenleniyor.

2 Temmuz, Cumhuriyet tarihinin en kanlı katliamlarından biri olarak tarihe geçti. Belleklerimize kazındı. O gün, Pir Sultan Abdal Şenliklerine katılmak için Sivas'a giden aydın ve sanatçılardan 33'ü ile iki otel görevlisi, otelin yakılması sonucu hayatını kaybetti. Olaylarda iki de gösterici öldü.

Aydınlar, sanatçılar ve şairlerden oluşan bir grup, dört günlük şenlik programına katılmak için o gün Sivas’ta bulunuyorlar ve Madımak otelinde kalıyorlardı.

1 Temmuz'da şenliğin açılışında yazar Aziz Nesin bir konuşma yaptı.

Behçet Aysan, Metin Altıok, Uğur Kaynar, Hasret Gültekin, Nesimi Çimen, Asım Bezirci de etkinlikte bulunanlar arasındaydı.

37 insan çok acı biçimde yanarak, çığlıklar atarak can verirken, dışarıda benzin bidonu ile oteli ateşe verenler “Cumhuriyet burada kuruldu burada yıkılacak” diye çığlık atıyorlardı.

Kuşku yok ki bu olayı aydın sorumluluğu gereği, ne unutacağız ne de unutturacağız. Kin ve nefreti körüklemek için değil, insan olmanın sorumluluğu gereği, tarihsel bilinci geliştirmek için. Olaylar sonrası “Sönmedi Sivas’ta közümüz bizim” başlıklı bir şiir yazmıştım ve bir dörtlüğü şöyleydi.

*

Karanlıklar elbet çıkar gündüze

Koca dünya kulak ver sesimize

Bu vahşet insana ve hepimize

Sönmedi Sivas’ta közümüz bizim

*

O dönemde de Alevi - Sünni geriliminden medet uman, karanlığın mimarları, 3 gün sonra 5 Temmuz’da da Başbağlar Katliamını düzenlemiş ve 33 masum köylüyü kurşuna dizerek öldürmüştü. Hiç kuşkumuz yok ki, iki olayı da kurgulayan aynı derin güçlerdi. Hedef belliydi toplumu birbirine düşürüp, bulanık suda balık avlamak. Aynı olay benzeri şekillerde Kahraman Maraş’ta, Çorum’da da denendi. Aynı güçlerin eline fırsat geçtikçe de devam edeceklerine şüphemiz yok. Dikkat edilirse her iki olayda da kayda değer ceza alan yoktur. Ya zaman aşımına uğradı, ya da suçlular af edildi.

Toplum birbirine düşmanlaştırılıyor. Sivas’ta olan dincilerin laikleri yakmasıdır. Bu olayların öncesi vardır, sonrası da vardır. Olayı bu yönü ile incelemek bu günkü yazımızın konusu değil.

29 yıl önce 35 kişiyi, otel odalarına doldurup yakanların suçları, zaman aşımına uğradı ve dava düştü. İnsanlığa karşı işlenen suçların zaman aşımı olur mu?

Dönemin Başbakanı, davanın düşmesine; “Memleketimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun” dedi. Sanırsın fabrika açılışı yapıp kurdele kesiyor.

Yananları saygıyla, yakanları nefretle anarken, aynı şiirimizin son dörtlüğüyle bitirelim sözü.

*

Aydınlı gidenle geri gelinmez

Elin kana batırarak gülünmez

Gelecek nelere gebe bilinmez

Bir gün ak olacak yazımız bizim..