Yağmurlu bir akşamüstü tanıdım onu. Aramızda yılların dostluğu varmış gibi sıcacık gülümsedik, birbirimize. Kendisine yeni bir peruk almıştı. Güzel, şık ve güçlü görünüyordu.
-Merhaba, derken, gözlerimiz gülüyordu. İsimlerimizi, telefonlarımızı kayıt edip, en kısa zamanda buluşmak için sözleştik. İki gün sonra konuk olarak kendisine gittiğimde aynı sıcak dost yüzüyle, dünya tatlısı annesiyle karşıladı beni. Kucaklaştık,
-Hoş geldin nasılsın? Dedi. Ben de aynı soruyu kendisine yönelttiğimde,
-İyiyim dedi . Sonra bir an düşündü tekrar,
-İyiyim, iyiyim dedi.
-Tabi ki iyi olacağız, olmalıyız derken, bir taraftan da çayımızı demleyip, masanın üzerini donatıp söyleşiye koyulduk. O gün gülünecek ne kadar çok şey bulduk.
-Yaşam, bize güler yüzlü davranmasa da, biz kadınlar bir konu bulur, mutlu oluruz dedim. Karşımda hoş, güzel, akıllı bir kadın ve bu kadını yetiştiren anne vardı. Konu karşılaştığımız güne geldi. İlk karşılaştığımız akşam, çiseleyen yağmur ve havanın yarı karanlığında kısa konuşmada bana,
-Peruğum eskidi yenisini aldım, yakışmış mı? Diye sorduğunda,
-Çok yakışmış, doğal durmuş, güler yüzünüze her şey yakışır, karşılığını vermiştim.
-Meme kanseriyim, tek mememi aldılar, demişti. Ben de
-Siz bu hastalığı yenecek güçtesiniz, demiştim içten inanarak. İşte tekrar göz göze karşı karşıyaydık. Masanın üzerindeki kenarı yaldızlı, iki taraflı masa aynası dikkatimi çekti. Sık sık aynaya gülümseyerek bakıp, peruğunu düzeltiyordu. Konu hastalığın etrafında dolansa da, oraya gelmek zorundaydık, ikimiz de bunun farkındaydık.
-Biliyorsun, “Ekim Ayı Meme Kanseri Farkındalık Ayı” deyince, Biliyorum dedi. Kalkıp yakasına kendi yakamdaki pembe kurdeleden taktım.
-Çok şirin olduk, deyip gülüştük.
-Hastalığımı tesadüfen öğrendim dedi. Yüzüne, gözlerine baktım.
-Hangi belirtiler vardı? Dedim.
-Mememin dış kenarından koltuk altına, ince bir sızı hissediyordum, ama adet dönemine yakınım diye aldırmadım dedi.
-Sonra ne zaman gittiniz hastaneye diye sordum. Kadın arkasına şöyle yaslanarak,
-Aylar sonra hastaneye başka bir nedenle gelmişken diyerek, mamografi, ultrason çekindim dedi. Yüzündeki yaşam coşkusu hiç azalmadan anlatmaya devam ediyordu. Bundan sonrasının nasıl hızla geliştiğini, durumu kendince anlayınca,
-Nasıl giyindiğimi, kapıdan nasıl çıktığımı hatırlamıyorum dedi.
-O saatler beni kim getirdi eve, nasıl geldim, belleğimde hiç yok, hiç bilmiyorum dedi. Masada kızının anlattıklarını sessizce dinleyen anne ilk kez,
-Fatma Hanım, aileye yıldırım düştü, diye söze girdi.
-Hepimiz yaralandık, yandık kızımızın gözünün içine bakamaz olduk ilk öğrendiğimizde.
Bu arada genç kadın sık, sık yaldızlı aynaya bakıp, kendine gülümsemeye, peruğunu düzeltmeye aralıklı devam ediyordu. Bu arada kadının evli olduğunu anımsıyorum.
-Eşin ne yaptı, yaklaşımı ne oldu? Diyorum kadın,
-Eşim duygularını hiç belli etmez, ameliyat gününe kadar bir şey yoktur diye düşündü dedi. İçimden bu da başka bir kaçış yolu olmalı diye düşündüm. Kadın,
-Sonuçta meme alındı Fatma Hanım,
-Ameliyat öncesi doktorun silikon koyup, protez yapmasına karşı çıkmıştım, ama şimdi doktorun ne kadar haklı olduğunu anladım. Sutyen takınca eşit duruyorlar deyince, baktım. Genç kadın yakası açık giysisini yukarı kaldırarak, bana gösterdi. Söylemese zaten kimsenin anlayacağı bir durum değildi. İki dolgun memesiyle güzel bir kadındı.
-Sadece meme başı yok onu da yapıyorlarmış dedi. Ben de,
-O da olmayıversin dedim, gülüştük. Yakamızda pembe kurdeleler, onun diğer peruğu benim başımda, iki taraflı çerçevesi yaldızlı aynanın bir tarafında o, diğer tarafında ben, peruklarımızı düzeltip, rujlarımızı sürdük. Çok güzel fotoğraflar çekindik.
-Kendini nasıl hissediyorsun? dedim.
-Hastalık öncesinden çok daha güçlü, yaşama çok daha asılan bir kadın olarak, dedi.
-İşte budur yaşam bize haksızlık etse bile biz yaşama gülerek, umutla sarılmaktan vazgeçmemeliyiz diyerek tekrar sarıldım ona.
-“Biz iyi olmalıyız ki sevdiklerimize yararlı olalım” derken, kendim için düşündüğüm, inandığım kendi doğrumu anlatmaya çalıştım. Kısa zamanda yeniden buluşmak üzere sözleşirken, bana yüreğini açtığı için teşekkür ederek dostluk ve sevgiyle ayrıldık.

Not: “Ekim Ayı Meme Kanserine Farkındalık Oluşturma Ayı” nedeniyle bu hastalıkla savaşıp kahraman kadınlardan birisinin yaşadıklarını paylaşmak istedim sizlerle.