Önceki gün,
Lokantada ailece yemek yerken arka masada oturan üç kişiden birinin telefonu çalınca, sahibinin besmele ile açtığına tanık oldum telefonunu.
Besmele ile yola çıkılır,
Besmele ile kapı açılır,
Besmele ile iş görülür,
Besmele ile kız alınır-verilir,
Besmele ile mal satılır-alınır.
Her şey yapılır çünkü o Allah’ın adıdır.
Doğal olarak kulaklarımız o tarafa kayıverdi istemeden;
“Esse lamın aleyküm,
Vallahi-billahi görmedim kardeşim. Allah seni inandırsın henüz abdestimle duruyorum inan, görmedim. Allah birdir görmedim. Görsem gelmez miyim yanına… Şu an arkadaşlarla yemek yiyorum yirmi dakika sonra yanındayım!” diyor telefonun diğer ucundaki vatandaşa…
Ve telefonu kapatıyor.
Arkasından,
“Vay şerefsiz vay! görmemezlikten gelip hızla geçtim karşı kaldırımdan ama görmüş ya beni!..” dedi diğerlerine.
İslam’da, Müslümanlıkta “yalan” var mı?
Kış ayına yeni girdiğimizde de, Allah’ın adı ve yeminle kaban satan bir mağaza sahibinin müşterisi ile olan diyaloguna tanık olmuştum.
Müşteri;“Abdestimle duruyorum, Allah birdir, rabbim inandırsın aldığım fiyata veriyorum, Bir kuruş kâr koymadım üstüne dedin, ben de aldım. Aynı malı diğer sokaktaki esnaf senin bana verdiğin fiyatın yarısına hiç pazarlıksız verdi arkadaşıma. O kadar yemin ettin, sakalından -saçından utan, al malını ver paramı!” dedi.
Esnaf gayet pişkin, “Niye utanayım hemşerim. Allah bir dedim, değil mi?
Rabbim inandırsın dedim, inandırmadı mı?
Ee abdestimle de duruyorum; yalan bunun neresinde?”
!!!!!
Yüzde doksan dokuzu Müslüman memleketimizin.
Herkes dürüst,
Herkes doğrucu Davut!..
“Allah” hiç kimsenin ağzından düşmüyor…
Lakin
Müslüman yalan söyler mi?
Gıybet eder mi? Haram yer, hile yapar mı?
Müslüman ben merkezci, çıkarcı, “Rabbena hep bana”cı olur mu?
Olursa bunlara Müslüman denir mi?
Yurdum insanının vicdanına sesleniyorum buradan;
Vicdanların kabul etmediği ama herkesin şu aralar sıklıkla yaptığı böylesi şeylere ne demeli, ne isim koymalı?
Pembe de olsa “ yalanın” dinde yeri var mı?
Her gününüz güzel olsun.