Yalan; aldatmak amacıyla bilerek ve kasten gerçeğe aykırı olarak söylenen söz, yazılan, çizilen, resmedilen, iletişim araçları ile ve sosyal medya kanalı ile yapılan hareketlerdir.

Yalan söyleyene de yalancı denir.

Yalan dolanla; dolaşık, bulaşık, çirkin işlerdir, yanlış yapmaktır. Doğru düzgün olmayan söz ve davranışlar, yolsuz ve haksızlıklardır. Yalan azgın nefsin ve hain şeytanın yapacağı işlerdir. Yalan insanın hem dünya hem de ahiretini karartan, yıkan çirkin bir iştir. Aldatma, kandırma amacına yönelik bir ahlaksızlıktır. Dinimizde zinhar haramdır. Toplumumuzda ise yalancılar dışlanmış, damgalanmış, itimattan sarsmış emniyet ve güvenilirlikleri kalmamış kişilerdir. Yalancıların toplum içindeki sosyal ve ekonomik, ilmi konumları, yerleri, mevkileri ne olursa olsun, isterse kral olsunlar hak ve halk nazarında en itibarsız kişilerdir.

*

Yalancılık ne kadar kötü, alçaltıcı bir iş ise, araştırmadan, sormadan, izlemeden kesin bilgi ve belgeye sahip olmadan kendi zannını da o yalana katarak inanmak ve bunu başkalarına iletmek de o kadar kötü bir iş ve kati haram ve günahtır, vebaldir.

Şüpheli işler de haramdır. “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” atasözü, yalanın kısa zamanda ortaya çıkması nedeni ile söylenmiş, “gerçek mızrak gibidir, çuvalda saklanmaz” sözü ile de yalanın asla gizli kalmayacağı, er geç birgün ortaya çıkacağını bildirmektedir.

Yalan ve yalancılar toplumun yüzkarası gönüllerin maskarasıdır. Toplum ağacını kemiren ve onu yeyip bitiren, yıkan bir kurt gibidir. Onun için doğruluk, dürüstlük; asil ve vakarlı, onurlu insanların, yalan ise; ikiyüzlü bukalemun böceği gibi durmadan renk değiştiren insanların işidir. Onun için gerçek bir mümin olgun bir müslüman asla yalana bulaşmamalıdır. Yalandan veba hastalığından kaçar gibi korunmalıdır.

*

Yalanın ve yalancının insanlar nazarındaki konumu böylesine acı vericidir. Bu konuda yüce Allah cc. Hz. ne buyuruyor bakalım; “Hakkında kesin bilgin olmayan söz ve davranışları asla konuşma. Peşine de düşme. Çünkü yalanı konuşma, dinleme, çünkü göz gördüğünden, kulak dinlediğinden, kalp bunların hepsinden sorulacaktır. İnsan hiçbir söz söylemesin ki onu kaydeden yanınızda melekler bulunmasın Çünkü her söz ve hareketiniz kayıt altına alınıyor.”

Ve yine, “Ey iman edenler, Allah’tan korkun. Asla yalana sapmayın ve daima doğru sözlü ve asil özlü olunuz.” (Azhap 79. ayet)

“Dünya için yalan söyleyip gülenler, ahirette çok çok ağlayacaklardır.”

Şanlı peygamberimiz Hz. Muhammed SAV. de;

Münafığın, ikiyüzlünün alameti üçtür veya dörttür.

-Söylerse yalan söyler.

-Emanet edilene ihanet eder.

-Söz verir sözünde durmaz.

-Bir davada haktan ve adaletten ayrılır.

İşte bunlar münafıktır. Ve yine kendisinden nasihat isteyen ve uzaktan gelmiş sahabi bir kişinin; “Ya resulallah, benim her zaman sizi görme şansım yok. Bana öyle bir söz söyle, öyle bir öğüt ver ki, bundan sonra ben hiçbir kimseye birşey sorma gereğini duymadan, gerçek yolumu bulayım” dedi.

R.SAV. o kişiye hitaben; “İslam anayasası madde 1. İman ettim de sonra emrolunduğun gibi ok gibi dosdoğru ol. Çünkü doğruluk insanı dünyada huzura, ahirette cennete götüren en kısa yoldur. Eğrilik, yalancılık ise insanı dünyada rezil eden ahirette en kısa yoldan cehenneme götüren yoldur” buyurdular.

*

Doğru sözlülük, insanın bu dünyada kalite belgesi, ahirette cennet ise cennet vizesidir. Yalancılık, eğrilik ise dünyada yüz karası ahiretin maskarasıdır.

R.SAV. “bir mümin asla yalancı olamaz” buyurur.

*

Bir de yalanın şeddelisi en korkuncu, insanı büyük felakete sürükleyen yalancı şahitliği vardır ki; affı çok zor olan en büyük günahlardan sayılan ve azim kul hakkı olan yalancı şahitliğidir.

Yalancı şahitler mutlak cehennem direğidirler. Korkunç bir azaba çarptırılacak olanlardır. Paslı demiri ancak kızgın ateş paklar. Yalancı şahitliği yapanı ancak kaynar cehennem ateşi paklar.

(Bakara 147. ayet) Gerçek olanı gizleme, gerçek olan rabbinden gelendir, Kur’an’dır. Kuşkulananlardan olma” buyurulur.

Çünkü yalancı şahitlik büyük bir kul hakkıdır. Silinmesi mümkün değildir. Yalancı şahitlikten şirke, ateşe düşmekten kaçar gibi kaçınız. (Hac suresi 30. ayet)

Demek ki yalan yılandan daha tehlikelidir. Büyüklerimiz yalancının dilini yılan ısırır demişlerdir ve çocukları yalandan uzak tutmak için onları böyle eğitmişlerdir.

*

Üç yerde iyi niyetle yalan caizdir;

1-Karı koca arasını bulmada,

2-Harpte esir iken düşman sorgusunda,

3-Dargınların barıştırılmalarında ıslah için yalan söylemek caizdir.

Burada fitne çıkaran doğrudan, ateşi söndüren su gibi düşmanlığı ortadan kaldırmak için yalan daha hayırlıdır denmiştir.

*

Bu konuda söylenmiş birkaç atasözü ile konuya son verelim;

-Yalan söz ve hareket ağaç kurdunun koskoca çınarı yiyip devirdiği gibi şöhret ve itibar sahibi kişileri bir anda yıkar, halk nazarında maskara yapar.

-Yalancının evi yanmış da kimse inanmamış.

-Söylersen yalanı bulursun belanı.

-Dilim senden çektiğim zulüm.

-Dilim ah dilim, ettin beni dilim dilim.

-Yalancı susuzluktan ölmüş de kimse su vermemiş.

-Yalancıdan sadık dost olmaz.

-Doğruluk insanı yüceltir.

-Kılıç yarası iyileşir de, dil yarası onulmaz. Diline sahip ol.

-R.SAV. eline diline beline sahip olana ben de onun cennete girmesine kefil olurum, buyurmuştur. Yalandan uzak duralım, daima selamet bulalım. Amin.

Yalanla iman birarada, birlikte bulunmaz. Yalanın olduğu yerde iman durmaz. Çünkü imanda yalan olmaz. Unutmayalım.