Tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs salgını nedeniyle ertelenen liglerin akıbeti henüz belli değil. Bununla ilgili her gün birçok haber servis ediliyor. Onca bilgi kirliliğinin arasında bilinen ve gerçek olan tek şey, salgının ne zaman kontrol altına alınacağının belli olmaması. Hal böyle iken, yapılan yorumlar ve tahminler havada kalıyor. Gözler tamamen 22 Nisan’da FİFA’nın yapacağı toplantıya çevrilmiş durumda.

Liglerin ertelenmesi ve ortadaki belirsizlik nedeniyle birçok kulüp ekonomik olarak zor duruma düştü. Çünkü, gelir noktasında para muslukları kapandı. Ligler tekrar başlasa bile birçok futbolcunun sözleşmesi 31 Mayıs’ta sona eriyor. Bu duruma nasıl bir çözüm getirileceği merak konusu. Ligler oynansa bile seyircili mi, seyircisiz mi olacak belli değil. Tahminim, seyircisiz olur.

Belirsizlik ortamında liglerin mevcut haliyle tescil edilmesini isteyen de var, “Tescil edilmesi haksızlık olur. İptal edilirse ölüm orucuna kadar gideriz” diyen de. Yani bu saatten sonra çıkacak karar sonrası büyük gürültü olacağı kesin. Geçen de söyledim, benim şahsi fikrim mevcut haliyle tescil edilmesi. Çünkü hiçbir maç insan sağlığından daha önemli değil.

Faaliyetler ertelenince özel haberlere yoğunlaştık. Çorum FK Başkanı Fatih Özcan’ın yaşanan süreçle ilgili açıklamalarına yer verdik. Devamında bazı futbolculardan açıklamalar yazdık. Farklı düşünceler de olsa herkes fikrini söyledi. Tüm bunlar bir zenginliktir.

Bunun yanında, ulaşamadıklarımız ve ulaşıp bizi sallayanlar da oldu. Mesela, stadın son durumuyla ilgili bilgi için ilgili Belediye Başkan Yardımcısına bir türlü ulaşılamıyor. Telefonlara ve mesajlara bile cevap vermiyor. Tabii, haliyle insanın aklına şu soru geliyor. Gazeteci olarak biz ulaşamıyorsak, vatandaş nasıl ulaşacak, derdini kime, nasıl anlatacak?

Bir de, Çorum FK’nın genel kaptanı Orhan Top kardeşim, ABD Başkanı Trump’tan bir demeç isteseydik o bile şimdiye çoktan yayınlanmıştı. Artık bir önemi kalmadı.

Bu koronavirüs salgını insanlara birçok şeyi yeniden öğretmenin yanı sıra, bazı değerleri hatırlamamıza neden oldu. Mesela, sağlığın ve aile kavramının önemini şimdi herkes daha iyi anladı. “Her şeyin başı sağlıktır” sözü anlamını tam olarak buldu.

Tabii, salgını fırsata çeviren açgözlüler de sahnedeki yerlerini aldılar. Birçok ürün değerinin kat kat üzeri fiyatta satılıyor. En basitinden, pazardan bir hafta önce 1 buçuk liraya alınan domates 6 liraya kadar çıktı. Onu da geçtim, aldığınız domatesin yarısı çöpe gidiyor. Yazık! Ben her zaman söylüyorum, burada da yazmak istedim. Zor zamanları fırsata çevirenlere ve bozuk ürün satanlara hakkımı helal etmiyorum.