Onlar:

-“Parasız Eğitim” demişlerdi.

-“Eşitlik, Özgürlük” demişlerdi.

-“İnsanca, Hakça Düzen” demişlerdi.

Ve de “Ne Sömüren Ne de Sömürülen” demişlerdi.

Demişlerdi ama…

Tam 47 yıl önce 1972’nin 6 Mayıs’ında, yani bir Hıdrellez gününün ilk saatlerinde, tek tek idam sehpasına çıkarılmışlardı.

***

Onlar:

-“Tam Bağımsızlık” demişlerdi.

-“Bağımsız Türkiye” demişlerdi.

-“Emperyalizme Hayır” demişlerdi.

Ve de yolumuz “Mustafa Kemal’in yolu” demişler, “Tam Bağımsız Türkiye İçin Mustafa Kemal Yürüyüşü” düzenlemişler, Samsun’dan Ankara’ya yürümüşlerdi.

Yürümüşlerdi ama…

Emperyalizmin yerli işbirlikçilerinin, yerli uşaklarının hedefi olmuşlardı. İnandıkları davanın, verdikleri kavganın bedelini hayatlarıyla ödemişlerdi.

***

Ve de onlar:

-“NATO'ya Hayır” demişlerdi.

-“Amerikan Üslerine Hayır” demişlerdi.

-“6'ncı Filo Defol” demişlerdi.

Ve de emperyalizmin, ülkemiz üzerindeki ve bölgemiz üzerindeki politikalarına ta o günden “hayır” diye bağırmışlardı.

Bağırmışlardı ama…

68 kuşağının sembolü bu üç genç, bugün müzeye çevrilen, o gün Ulucanlar Cezaevi olarak bilinen Ankara Merkez Cezaevi'nde idam edilmişlerdi.

Saat 01.25'te Deniz Gezmiş, saat 02.25’te Yusuf Aslan, saat 03.00’de Hüseyin İnan...

***

Ve o gün, yani 6 Mayıs’ın ilk saatlerinde:

Deniz, sehpaya çıktığında, “Yaşasın tam bağımsız Türkiye! Yaşasın işçiler, köylüler! Kahrolsun emperyalizm...” diye haykırmıştı.

Yusuf, “Ben, ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu için şerefimle bir defa ölüyorum! Sizler, bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz! Biz halkımızın hizmetindeyiz! Sizler Amerika'nın hizmetindesiniz...” diye haykırmıştı.

Hüseyin, “Ben, şahsi hiçbir çıkar gözetmeden halkımın mutluluğu için savaştım! Bu bayrağı bu ana kadar şerefimle taşıdım! Bundan sonra bu bayrağı Türk halkına emanet ediyorum…” diye haykırmıştı.

***

Ve o gün tüm gazete manşetleri idam haberleriyle dolmuştu. Kimi sevinerek vermişti haberi, kimi ağlayarak...

Ama o gün üç kişi daha ağlıyordu, Ankara'nın Karşıyaka mezarlığında...

Üç gencin babalarıydı bunlar...

Buruk yürek ve titrek elleriyle kefenleri araladılar son kez...

Sırayla öptüler oğullarını...

Yanaklarından süzülen yaşlar ölü canların alınlarına, yüzlerine damladı...

Sırayla dolaşıp yanaklarından öptükleri gençlerden biri 23, ikisi 25 yaşında idi.

-Üç baba, üç ölü üzerinde ayırım yapmadılar...

-Üç baba, üç ölü üzerinde bu senin, bu benim demediler...

-Baba yüreğinin sevecenliğini üçüne de eşit dağıttılar.

Ve aynı duygularla kucakladılar, üç ölü bedeni...

Ve 1972 yılının 6 Mayıs'ının sabahında...

Aynı duygularla indirdiler mezara, üç ölü bedeni...