30.06.2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 2016/9608 sayılı Bakalar Kurulu Kararı ile varlık barışından yararlanma süresi 30.06.2017 tarihine kadar uzatıldı. Buna göre; yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını 30.06.2017 tarihine kadar Türkiye’ye getiren gerçek ve tüzel kişiler söz konusu varlıkları serbestçe tasarruf edebilecekler.

Türkiye’ye getirilen varlıklardan dolayı herhangi bir vergi tarhiyatı yapılamayacağından, gerçek ve tüzel kişilerce bu varlıkların Türkiye’ye getirilmesinde herhangi bir vergi ödenmeyecek.

Yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları, Türkiye’deki banka veya aracı kurumlarda mevcut ya da yeni açılacak bir hesaba transfer edilebilecek veya fiziki olarak da Türkiye’ye getirilebilecek.

Menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının banka veya aracı kurumlara kendileri veya yetkilendirdiği kişilerce bildirilmesi, söz konusu kıymetlerin Türkiye’ye getirildiğinin kabulü için yeterli sayılacak. Bu şekilde bildirimde bulunma seçeneğini tercih edenler bakımından söz konusu varlıkların daha sonra hesaben veya fiziken Türkiye’ye getirilmesi şartı aranmayacak.

Yurt dışında bulunan söz konusu varlıkların Türkiye’ye fiziki olarak getirilmesi durumunda Gümrükte yapılacak deklarasyon/bildirime istinaden Gümrük İdaresinden alınan belgeler, varlıkların Türkiye’ye getirilmiş olduğunun tevsikinde kullanılacak.

Banka ve aracı kurumlar, gerçek ve tüzel kişilerin yurt dışından getirdikleri varlıklara ilişkin hesap açma taleplerini karşılamak ve bildirimlerini almak, ilgili diğer kurum ve kuruluşlar da bu varlıklara ilişkin işlem taleplerini yerine getirmek zorundalar. 

Şirketlerin kanuni temsilcileri, ortakları veya vekilleri adına görünen ancak gerçekte şirketlere ait olan varlıkların da şirketler tarafından Türkiye’ye getirilmesi mümkün. Bu durumda şirket adına açılmış veya yeni açılacak bir hesaba kanuni temsilciler, ortaklar veya vekiller tarafından transfer edilecek varlıklar, şirket tarafından Türkiye’ye getirilmiş sayılacak.

Banka veya aracı kurumlar ya da Gümrük İdaresi ile ilgili diğer kurum ve kuruluşlar Türkiye’ye getirilen varlığın daha önceden yurt dışında hangi şekilde tasarruf edildiğine veya değerlendirildiğine (örneğin; alım, satım, itfa gibi tasarruflar ile varlığın çeşitli şekillerde değerlendirilmesi sonucunda ortaya çıkan her türlü kazanç ve iratlar gibi) ilişkin olarak ayrıca bir inceleme ve araştırma yapamayacaklar.

Yurt dışından Türkiye’ye getirilen varlıklar nedeniyle Kanun'un yukarıda bahsedilen imkanlarından yararlananlar ve bunların kanuni temsilcileri hakkında sırf bu işlemin yapılmış olmasından dolayı ve bu işlemden hareket edilerek hiçbir şekilde vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı ile herhangi bir araştırma, inceleme, soruşturma veya kovuşturma yapılamayacak, vergi cezası ve idari para cezası kesilemeyecek.

Kapsama giren varlıkların Türkiye’ye getirilmesi nedeniyle ithalde alınanlar da dahil olmak üzere her türlü vergi, resim, harç ve fon yönünden herhangi bir inceleme ve tarhiyat yapılamayacak, ceza kesilemeyecek.

Yurt dışından varlığı Türkiye’ye getirenin tüzel kişi olması halinde, sırf getirilen bu varlıklar nedeniyle bu tüzel kişinin kanuni temsilcileri, ortakları ve vekilleri ile bunların ortak oldukları şirketler hakkında da vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı ile herhangi bir araştırma, inceleme, soruşturma veya kovuşturma yapılamayacak, vergi cezası ve idari para cezası kesilemeyecek.

Varlık Barışı yurt içinde sahip olunan varlıkların kanuni defterlere kaydına da imkan veriyor. Buna göre gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri sahip oldukları, Türkiye’de bulunan ancak kanuni defter kayıtlarında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlarını 30.06.2017 tarihine kadar kanuni defterlere kaydedebilecekler.

İşletmeye kayıt yapılırken, taşınmazların rayiç bedelinin Türk Lirası karşılığı, diğer varlıkların ise Vergi Usul Kanununun iktisadi işletmelere dahil kıymetleri değerlemeye ilişkin hükümlerine göre tespit edilen değerleri esas alınacak.

Uygulamada rayiç bedel, söz konusu taşınmazların sahiplerince belirlenen alım satım bedeli olarak dikkate alınacak. Ancak bu bedelin gerçek durumu yansıtması gerekiyor. 

Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve kanuni defterlere kaydedilen varlıklar dönem kazancının tespitinde gelir unsuru olarak dikkate alınmayacak. Ayrıca, söz konusu varlıklar dağıtılabilir kazancın tespitinde dikkate alınmaksızın işletmeden çekilebilecek.

Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, yurt içinde bulunan ve defterlerine kaydettikleri kıymetleri için pasifte özel bir fon hesabı açacaklar. Bu fon, sermayeye eklenebileceği gibi ortaklara da dağıtılabilecek. Fon hesabında tutulan bu tutarlar, işletmenin tasfiye edilmesi halinde vergilendirilmeyeceği gibi birleşme, devir ve bölünme hallerinde de vergilendirilmeyecektir.

Ayrıca söz konusu varlıklara ilişkin tutarların, kurumlar vergisi mükellefleri tarafından ortaklara dağıtılması hâlinde kar dağıtımına bağlı stopaj yapılmayacak, gerçek kişi ortaklar ile kurumlar vergisi mükellefi olan ortaklar tarafından elde edilen bu tutarlar da vergilendirilmeyecek.

Ticari kazancı işletme hesabı esasına göre tespit olunanlar ile serbest meslek kazanç defteri tutan mükellefler de kanuni defterlerinde yer almayan varlıklarını, 30.06.2017 tarihine kadar işletme defteri ile serbest meslek kazanç defterine kaydedebilecekler.

Bu varlıklar dönem kazancının tespitinde gelir unsuru olarak dikkate alınmayacak.

İşletmeye kaydedilen bu varlıkların daha sonra elden çıkarılmasından doğan zararlar, gelir veya kurumlar vergisi uygulaması bakımından gelirin veya kurum kazancının tespitinde gider veya indirim olarak kabul edilmeyecek. Ayrıca defter kayıtlarına intikal ettirilen taşınmazlar için amortisman ayrılamayacak.