Onun bağlamaları var satar da gider ( Yavuz Bingöl)

Onun Bebek’te evi var yatar da gider (Kadir Mısıroğlu)

Onun filmleri var ihaleler alır da gider ( Hülya Koçyiğit)

Onun Rexsonası var sıkar da gider ( Orhan Gencebay)

Onun arkası var söyler de gider (Mehmet Cengiz)

Onun Mercedesi var gider mi gider (Ali Erbaş)

Maalesef ruhları yok!

Ama iktidarları var!

Sosyal medyadan Cumhurbaşkanı’na espri niyetiyle bir şaka yapmak, zatıâlilerinin istemediği konuları yazmak ve paylaşmak suç.

Hemen davalar açılıyor…

Atatürk’e hakaret ise gün geçtikçe artıyor.

Diyanet İşleri Başkanı’nın Cumhuriyeti kuran Atatürk’e küfür eden Kadir Mısıroğlu’na ziyareti 10 Kasım günü medyaya yansıyor.

Ziyaret tarihi ne kadar manidar!

Sadece Atatürk’e değil, İsmet İnönü’ye de hakaret eden, milli şairimiz Mehmet Akif’e de “serserinin teki” diyebilen bir cumhuriyet düşmanı ziyaret ediliyor.

Ulu Önder’e hakaretten Kadir Mısıroğlu’na bir işlem yapılıyor mu? Hayır!

Yine 10 Kasım günü, Atatürk’ü anma törenleri sırasında “putlara tapıyorsunuz, puta saygı duyuyorsunuz” diyerek elindeki balta ile Atatürk büstüne saldıran çarşaflı kadın serbest bırakılıyor. Bir işlem yapılıyor mu? Hayır!

Bu çarşaflı saldırgana sosyal medyadan yine çarşaflı destek geliyor.

Destek veren sanki ütopyada yaşıyormuş gibi; ifade, düşünce ve fikir özgürlüğü olmalı, diyor.

Arkasından da ekliyor;

Türkiye’yi kaosa, bölücülüğe hatta cinayete teşvik eden Kemalist kesimdeki herkesin tutuklanmasını ve gereken cezanın verilmesini istiyorum. Ben Atatürk’ün getirdiği yasaları benimsemediğimi söyleyemedikten sonra bu ülke vatandaşı olmanın bize bir faydası yok!”

O zaman;

Yar saçların lüle lüle,

Hadi size güle güle,

Bu memleket benimdir,

Ölürüm de vermem ele.

Her gününüz güzel olsun.