Bir değerli okuyucum (adı bende kalmak kaydı ile) bana bazı fotoğraflarla bir mesaj yazmış:

“Yazılarınızı severek okuyorum, toplumun ve bizim sorunlarımızı dile getirdiğiniz için teşekkür ederim. Sizden ricam Harami Ovası’ndaki bizim kadim çeşmemiz Nuriye - Cemal (Çerçi Oluğu) girişinden birileri ek yaparak hortumla su alıyorlar. Topluma ait olan çeşmeden, bir tek şahsın yararlanıyor olması doğru mu?

Öncelikle değerli okuyucuma duyarlılığı nedeniyle teşekkür ediyorum. Elbette doğru değil. Toplum için yapılan bir eserden tüm toplum kesimlerinin yararlanıyor olması gerekir. Eğer tek bir kişi yararlanıyor ise, “neden?” ve “neye karşılık?” soruları akla gelir.

Aslında bu çeşmenin öyküsünü bilsek, bir defa daha durup düşünmemiz gerekir. Söz konusu çeşmenin tarihi vardır. Gelecek kuşaklara anlatılması gereken bir hikayesi vardır. Oralarda doğup büyüyen herkesin, o çeşme ile ilgili mutlak bir anısı vardır. Bunlara sırtını dönmek tarih bilmezlik, ayrıca vefasızlıktır. Toplumsal hafızanın kayıp olduğu anlamına gelir.

Çeşmenin uzun öyküsünü daha önce bu sütunlarda 26.4.2018 tarihinde, “Tarihe, Kültüre ve Vali’nin Hatırasına Vefa Bu mu?” (http://www.corumhaber.net/tarihe-kulture-ve-valinin-hatirasina-vefa-bu-mu-1-makale,8036.html) başlığı ile 4 bölüm halinde detaylı anlatmıştık.

Kısaca o çeşmeyi 25 Nisan 1933 yılında o günün Çorum Valisi rahmetli Cemal Bardakçı ve yine rahmetli eşi Nuriye Bardakçı yaptırmıştır. (Her ikisinin de mekanı cennet olsun). Tarih bilen, kültür bilen Dedesli’nin aklı erenleri bu iki güzel insana, daima minnet ve şükran duyarlar. Çünkü o çeşmeden yaklaşık 1990’lı yıllara kadar oralarda, Babaoğlu, Hacıbey, Dereköy, Ferhatlı, Eskiören, Akdam, Dut Köyü, hatta Kızılkır, İğdeli köylerine kadar atla, eşekle fıçılarla, seneklerle gelerek içme suyu taşırlardı. 1990’lı yıllarda köylere su geldi orası yol boyunca gelip geçenin ve yine köylerden suyun kalitesi gereği tercih edenlerin kullandığı çeşme oldu. Kısacası tüm toplumun, kamunun malıdır. İstanbul’da Yerebatan Sarnıcı İstanbul için ne anlama geliyorsa, yöre halkı ve köyleri için o çeşme, o anlama geliyor.

Eski çeşmenin üzerinde “Nuriye - Cemal 25.4.1933” yazmaktadır. Anlamı; Cemal ismi rahmetli Vali Cemal Bardakçı’nın adıdır. Cemal Bardakçı bir gün İskilip’ten atı ile Çorum’a gelirken Dut Köy’lülerin Evci Deresi’ndeki suyu kendi köylerine götürmek üzere kağnılarla taş taşıdıklarını görür. Atını durdurup işin aslını öğrenir. Diğer köylerin su sorunlarının tahkikatını yapar. Suyun bölgede ciddi sorun olduğunu farkeder ve çeşmeyi şimdiki çeşmenin yüz metre ötesinde eski İskilip asfaltı üzerine yapmaya, tüm köylüleri oraya toplayarak karar verir. Çeşmeyi tamamen şahsi parası ile getirdiği için, çeşmenin adı Cemal’dir.

Nuriye adı ise Vali Cemal Bardakçı’nın eşi rahmetli Nuriye Bardakçı’dan geliyor. Şöyle ki; Evci deresi çeşmenin şimdiki yerine oldukça uzak, rahmetli Vali’nin şahsi parası yetmiyor, çeşmeyi bugünkü yerine getirmeye…Daha yukarıda bir yerde mahsen yaparak, halkın su sorununu öyle çözüyor. Sonra yine atlarına binerek ve eşi ile çeşmeyi gezmeye geliyorlar. Hanımı orada halkın su konusundaki sefaletini görünce “Halk bu sefaleti yaşarken ben bilezik ve gerdanlık takamam” diyerek, Sayın Vali’den altınlarını bozdurmasını ve suyu bugünkü yerine getirmesini istiyor. O nedenle çeşmenin adı Nuriye-Cemal’dir. Rahmetli Vali’nin eşinin adını kırmızı mozaikle öne yazdırması ise kadına verdiği değerin ve nezaketin de güzel bir örneğidir. Bölgenin pek çok yaşlısı bu öyküyü böyle bilir, böyle anlatır. Bu toplum böylesi saygı ve rahmetle anacağımız güzide insanlar görmüştür. Mekanları cennet olsun.

İskilip asfaltının yüz metre öteye yer değiştirmesi ile, yakın köylerden bir hayırsever çeşmeyi şu anki yerine ve yol boyuna almıştır. Bunu yaparken de Vali Cemal Bardakçı’nın geride kalan yakınlarına ulaşılarak, onların izni ve rızası ile son derece uygar bir davranışla, çeşmenin yeri, yeni yol üzerine alınmıştır.

Okuyucumun yazdığına göre çeşmenin girişinden bir uyanık su alıyor. Oradaki ilk hayır demesi gereken kişiler de buna seyirci kalıyor ve hoşgörülü davranabiliyor. Dahası haberi doğrulamak için sorduğumuzda ise yanıt; “Geceleri alıyor, gündüz almıyor kimseye zararı yok” şeklindedir. Orası Çankırı, Bayat, İskilip’ten bu yana arabaların geçtiği bir yer. Oradan gece geçen bir insanın bile su alamıyor olması, kabul edilebilir mi?

Çeşmenin ayağından ise gündüzleri kuşlar, geceleri ise sesizliği firsat bilen tavşan, tilki, kirpi gibi pek çok canlı hayvan yararlanıyor. Bir şahsın bahçesi sulansın diye tüm toplumun suyunu oraya bağlamak ve buna kılıf aramak nasıl izah edilebilir? Aynı hoyratça yaklaşımı, köylerin ortak alanlarının, çeşitli hülle yolu ile kamu yararına değil de, şahıslara peşkeş çekilerek satılmasını, hangi yurtsever duygularla açıklayabiliriz?

Unutmayalım köylerde çeşmeler, otlaklar, yeşil alanlar, panayır yerleri, okullar, ibadethaneler gibi bazı yerler vardır ki toplumun hafızasını, tarihini kültürünü oluşturur. Son yıllarda magandaca, görgüsüz, bencil bir yaklaşımla, tüm değerleri umursamayan bir hoyratlık izliyoruz.

Su alınan bina 1960’lı yıllarda kara yollarına aitti. Sonra 1970’li yıllarda Milli Savunma Bakanlığına geçti. Harami Jandarma Karakolu olarak yıllarca hizmet verdi. Bu iktidar döneminde de ihale yolu ile satılarak bina şahısların eline geçti. Yani demek istediğim orası karakolken orada askerler varken, halkın suyunu karakola çekmek gibi bir konu düşünülmemişti bile. Askerler halkla beraber sıraya girer, içme sularını oradan alırlardı. Genelde halk askerleri sırada bekletmez, sıralarını verirlerdi ama onlar hep bu nezaketi gösteriyordu.

Şimdi ise bir vatandaş çeşmenin girişinden su alıyor. Kısacası alan alıyor, veren de izin veriyor. “Kimin malını kime ve niçin?” sorusunu sormak hakkımızdır.

Kamu malı, toplum malı herkese aittir. Birileri aval aval bakarsa, birileri de çuval çuval götürür. Gerek topluma, gerekse suyu oraya zamanında getirenlere, rahmetli Vali’ye ve eşine saygısızlığa son verilmeli, oradaki ek hortumlar ebediyen sökülüp atılarak, hatta imkanlar ölçüsünde çeşme daha da verimli hale getirilerek herkesin en iyi şekilde yararlanacağı duruma getirilmelidir. Dileğimiz budur ve konunun takipçisi olacağız.


Ceşmenin bugünkü hali…

Çeşme girişinden su alındığını gösteren borular…

“Nuriye - Cemal Çeşmesi” yazısı…