Mustafa Kemal, 28 Ekim gecesi Çankaya’da arkadaşlarına “ Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz” diyordu.

Tasarı hazırlandı: “Türkiye devletinin hükümet şekli cumhuriyettir. Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi tarafında idare olunur.”

29 Ekim 1923 tarihinde tasarı TBMM’ de okundu ve oya sunuldu. Aynen kabul edildi.

Saat 20.30’da “Yaşasın Cumhuriyet” sesleri arasında Cumhuriyet ilan olundu.

Yeni Türk devletinin adı konuldu: Türkiye Cumhuriyeti.

Nereden nerelere geldik!

Atatürk’ün emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti’ne, o nitelikleriyle sahip çıkamadık.

Mustafa Kemal Atatürk’ün vasiyetini özümsemiş olsaydık, bunları yaşamak zorunda kalmayacaktık.

Ne diyordu Atatürk?

“Ey Türk Milleti, sana en büyük vasiyetim şudur ki; başına getireceğin adamların kanındaki cevheri asliyi araştırma sorumluluğundan vazgeçme.”

Türk Milleti kendisini yönetmeye talip olanların Türk’e bakışını çok iyi bilmelidir.

29 Ekim sadece Cumhuriyetin, demokrasinin değil, Türk kadınının ve Türk gençliğinin doğum günüdür.

29 Ekim’de uyanma zamanıdır o zaman.

Uyan halkım uyan!

“Türk Milleti, yıllardır beynine kazınmak istenen teslimiyetçiliği yok edecek bir silkinişle ayağa kalkmadıkça, öz vatanında parya olmaktan kurtulamaz. Kendi vatanında emperyalist efendilerinin uşaklığını yapmak, Türk’ün kaderi değildir. İşi de olmaz.”

Gazi Mustafa Kemal Atatürk