Bahçede durur bostan çapası

             Uyumadı gitti eşek sıpası 


Ustalarımız, aile büyüklerinden öğrendikleri mesleklerini sürdürebilmek için ellerinden gelen çabayı sürdürüyorlar. Para kazanamıyorlar; sadece mesleklerini bırakmak onlar için büyüklerine saygısızlık yapmak anlamını taşıyor olmalı. 

Bana kalırsa asıl kazançları çok farklı. Doğdukları topraklardan kopmadan, doğal ortamlarda sağlıklı gıdalarla beslenmek onlar için büyük bir kazanç. Yaşı altmışın, yetmişin üzerindeki insanların çalışkanlıkları övgüye değer. Soğucak köyünden taş ustası Hüseyin Eryaz’ın seksen iki yaşında olduğuna kimse inanmaz! Yaşar ustam, 67 yaşında olduğunu söyledi. Bazı insanlar, kaç yaşında oldukları sorulduğunda yaşlarının yarısını söyler. O sözler Yaşar usta için söylendiğinde doğrudur!

Yaşar usta, evinin hemen yanına yaptığı atölyede baba mesleğini sürdürüyor. Babası Veysel Koca’nın yanında öğrendiği mesleğini elli yıldır bıkıp usanmadan defvam ettiriyor. Evinin hemen yanında en azından yüz tane apartmanda yaşayan insana yetecek su çeşmeden akıyor.  Meşe ormanının bulunduğu tepelerden gelen suyun tadına doyum olmuyor.

Hayatın her alanında plastik var. Ahşabın, kilden yapılma ürünlerin yerini aldı. Teknolojinin gelişimiyle birlikte üretimi basitleşti, fiyatları inanılmaz derecede ucuzladı. Kullanılıp çöpe atılan plastik ürünler yeniden işlenip bizlere“yeni ürün” olarak sunuluyor. Bir kullanılıp atıldığı için bizler sağlıklı ürün olarak görüyoruz!  

Bizlere o kadar çok sağlıklı ürünler, göze hoş görünen ambalajlar içinde sunuluyor. Ürünlerin üzerinde insan eli değmeden son derece sağlıklı ortamlarda üretim yapıldığı yazıyor. Bazı gıdalarda kesinlikle domuz yağı, domuz eti kullanılmadığı özellikle vurgulanıyor. Aslına bakarsanız asıl domuzluk gizleniyor!

Osmancık’tan çömlek ustası Abdullah abi, plastiğin baba mesleği çömlekçiliği öldürdüğünü söylüyor. Sadece plastiği, ahşap oymacılığını öldürmedi. Plastik, insanlara acılar çektire çektire öldürüyor. Birçok kanserojen içerikli gıda, yine kanserin can dostu plastikle bizlere sunuluyor. Bizler de afiyetle yiyoruz.

Bazı kaynaklar plastiğin dört yüz yıl; bazıları ise bin yıl doğada çözülmeden kaldığını söylüyor. Hangisi doğru olursa olsun, bizden sonra gelecek kuşaklara güzellikler bırakmıyoruz.

İskilip köylerinde çocuklar için tahta beşikler, kağnıcaklar, yürüteçler, tokmaklı kağnılar gibi çeşitli ürünler üretiliyor. Onlar ahşabı özenle işliyor. Doğal boyalarla boyanıp bizlere sunulan ürünlere dönüp bakan yok. Bir ahşaptan yapılma beşiğin fiyatı elli lira. 

Günümüzde aileler, yeni doğan çocuklarına görünüşü otomobile benzeyen karyola alıyor. Bir arkadaşımla mağazaları dolaştık. Yeni kampanya yaptıklarını,  fiyatların düştüğünü taksitlerin dört ay sonra başlayacağını satıcı bir bir anlattı. Tahta beşikler, aynalı beşikler köylü işi, ilkelliği yansıtıyor. Hiçbir aile üste para verilse bebeğini beşiklere yatırmaz.  Ancak, aynı mağazada otomobil modelli karyolanın yanında onun dörtte bir fiyatına satışa sunulan karyolanın yüzüne bakan yok. 

Zevkler ve renkler tartışılmazmış. Diğer taraftan pahalı olarak satılan ürün plastikten yapılmış. Hammadde olarak çöpten toplanan plastikler kullanılmışsa hiç şaşırmam. Diğer plastik ürünlerle fiyatları karşılaştırıldığında bana göre oldukça yüksek bir fiyatla satılıyor.  Anne- baba açısından düşünecek olursak, onların bebekleri ucuz ürün kullanılacak kadar değersiz değil. Onlar çocukları için ellerinden gelen özveriyi gösterirler. 

Genellikle ormanların içlerine kurulan köylerde insanlar doğayla bütünleşmiş. Köylüler, ağaçlık alanları yakıp tarla açmak yerine ağaçları işleyip ürüne dönüştürmüş. Yüzyıllar boyunda tarımda, hayvancılıkta, dokumacılıkta bir atasözünde olduğu gibi beşikten mezara kadar ağaç ürünleri kullanılmış. Sanayi devriminin getirdiği sonuçlarla makineleşme sonucunda ahşabın da yerini plastikten metalden yapılan ürünler almış. Ahşap ürünlere duyulan ilgi azalmış. 

Yaşar ustamız, inadına yaşamak gibi havan, kağnıcak,  tokmaklı kağnı, çocuk arabası yapmaya devam ediyor. Çocukları yürümeye alıştırmak için yapılan kağnıcak  (yerel adıyla gındırgaç, gındırcak*) ahşaptan yürütecin yapılmış olanı. Yaşar ustanın anlattıklarına göre kağnıcakların ön tarafında çocukların hoşuna giden yiyeceklerin konabileceği bölme var. Yürüteçlerde çocuğun ağırlığını verebileceği bezden yapılma bir askılık var. Biraz daha büyük çocukların oynayabileceği üç tekerlekli oyuncaklar yapılmış. Özellikle erkek çocukları arabanın yerini alabilecek oyuncakları tercih ederler.

İnsanların isteklerinin kısa sürede değiştiği, Konuşmak mesajlaşmak dışında diğer özelliklerini ne kadar kullanıyoruz o kadarını bilemem ama oldukça zor koşullar altında çalışan insanları gördükçe oyun oymak dışında kullanmadığımız bilgisayarlara birer servet ödüyoruz.  Belli bir yaşın üzerindeki insanlar tahta beşikleri tahtadan yapılan oyuncakları kullandılar. Tahtadan yapılma kaşıkları, çeşitli eşyaları kullandılar. Şimdi kimse ilkellik olarak görülen ahşap ürünleri kullanmak istemiyor. 

Bizler küçükken büyüklerimizden sıkça duyduğumuz bir söz vardı: “Kaplumbağa kabuğundan çıkmış, kabuğunu beğenmemiş.

*Bilgi aldığım kaynak kişi Ahmet Hüyük