Bir garip ölmüş diyeler

Üç gün sonra duyalar

Soğuk suyla yuyalar

Böyle garip bencileyin

 

Ankara’da Afsad üyesi bir arkadaşımın işyerine gidiyordum. Üniversite mezunu genç bir bayanla karşılaştım. Elinde bir form vardı. Kısa süreli asansörde konuştuklarımızdan anladığım kadarıyla iş talebi için gelmişti. Üniversite bitirmenin yeterli olmadığını söyledi. İş arama döneminde karamsar olduğunu söyledi. Bu günlerde çektiği sıkıntıları öğrencilik yıllarında çekmemişti!

Sıkıntılıydı, üzgündü, çaresizdi… Anlattıklarına göre birçok yere başvurmuş. İş görüşmesi yaptıktan sonra bir form doldurmuş. “Sizi ararız, bilgi veririz” sözlerine güvenip günlerce beklemiş. Kimse sözünde durmamış.

Televizyonlardaki haber bültenlerini anımsadım. Siyasilerimiz söz yarışına girmişti. Yıllardır aynı sözleri duymaktan ben usandım. Onlar inadına yapar gibi aynı şeyleri yinelemekten bıkmadılar; usanmadılar!

Gazete sayfalarında yer almayan, televizyonların haber bültenlerinin sonlarına doğru ne hikmetse kısa süreliğine yer verilen iki haber dikkatimi çekti. Aslında her ikisinin de içeriği aynıydı. Not almaya fırsat bulamadım. Bu konu kimsenin dikkatini çekmedi.

Siyasilerimiz, böyle bir saçmalığa konuşmalarında yer vermediler. Kaleminden kan damlayan köşe yazarlarımız çok değerli köşelerini, böyle gereksiz şeylere ayırmadılar.

İki farklı ilimizde aynı günlerde kamu hizmetlerinde çalıştırılmak üzere asgari ücretle eleman alınacaktı. Anladığım kadarıyla sınırlı bir süre için (bir yıldan az) süreyle işe alınanlar çalıştırılacaktı. Çok kısa süre içerisinde rekorlar kitabına girecek başvuru olmuş. Yetkililer çaresiz kaldılar. Seçim yapmakta zorlandıkları için kurayla işçi almak zorunda kaldılar!

Başvuru yapanların eğitim durumları haberlerde yer almadı.  Kaç tanesi üniversite mezunuydu; o kadarını bilemiyorum.

Cumartesi günü Ankara sokaklarını arşınlıyordum. Yurtdışından gelen soğuk hava nedeniyle zengin yoksul birçok evde kaloriferler yakıldı. Isınmak için bacalardan dumanlar tüttü.

Kızılay meydanında kimsenin dikkatini çekmeyen bir gariban vardı.  Ayakkabısı yırtıktı. Kim bilir kaç gün önce banyo yapmıştı? Üşümemek için kirli bir yorgana sarılmıştı.  Üşüyordu, karnı açtı.

Dilenci olmadığı için kimse ona sadaka vermiyordu. Yoğun işleri nedeniyle koşuşturanlar, dönüp bakmıyordu. Onun varlığını fark edenler ise görmezlikten geliyordu.

Üniversite mezunu genç kızımız, inançlarına uygun giyinmişti. Çaresizlik içinde iş arıyordu. Tıpkı, iş başvurusunda bulunan on binlerce gencimiz gibi. Emekli maaşıyla geçinemeyenler, ek iş arayanlar, okul harçlığını çıkarmak için çalışan rakipleriyle(?)  kıran kırana bir yarışa girmişlerdi!

Gün akşama dönüyordu. Bacalardan dumanlar tütüyordu. Televizyonda bir siyasi parti başkanı duymaya alışkın olduğumuz sözleri yineliyordu. Hava karadıkça soğuk artıyordu.

Tıpkı sokakta yaşamak zorunda olan insanların sayısının artması gibi…