Yeni yapılan Ak Saray için uzun zamandır büyük tartışmalar yapılmaktadır.
Ak Parti’ye yakın vatandaşlardan bazıları; “tıpkı Erdoğan’ın dediği gibi Türkiye’nin dışarıya karşı onuru ve imajı yükselecek” derken; karşıt görüşte olan vatandaşlar ise bunun tamamen savurganlık ve sorumsuzluk olduğunu söylemektedir.
Acaba bir ülkenin imajı yaptırdığı muhteşem saray ile mi, yoksa o ülkeye ait diğer verilerle mi ilgilidir.
Düşünün ki bir ülkede;
Her yıl binlerce iş kazaları oluyorsa,
Daha bir maden faciasının acısını yaşarken diğeri meydana geliyorsa,
Daha bir asansör faciasının acısı yaşanırken bir diğeri oluyorsa,
Kafasına keçi düşerek, metroda sırtına demir çubuk batarak, caddede kafasına düşen camdan ölerek en ilginç kazalar yaşanıyorsa,
Sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve sendikalar seslerini çıkartamıyorsa,
Muhalif yazı yazan gazeteciler ya işinden oluyor ya da uzunca bir tatile gönderiliyorsa,
Göstericilere müdahale edecek TOMA sayısı son on yılda 10 kat,
Polis sayısı 3 kat artıyorsa,
Halkın kendi vekilini seçmek, iki dudağı arasında oluyorsa,
Ölen madencilerin toplu cenaze namazı kılınırken bir madenci babasının lastik ayakkabılarının paramparça olduğunu kameralar çekiyorsa,
Ülkemde birçok vatandaşımız hala kerpiç evlerde, gecekondularda, hatta mübadele ile gönderilen gayri Müslümlerin yaptırdığı taş evlerde oturuyorsa,
Ülkemizin kurucusu ATATÜRK’ün mirası olan bir araziye, üstelik yargı kararına rağmen cebren saray yapılıyorsa,
İşçisinin, memurunun, emeklisinin ve köylüsünün borç batağında olduğu bir gerçekken,
Çankaya’da kocaman beş bin kişinin koruduğu bir köşk varken, milyar dolarlara hem de hiç gereği yokken,
Beş bin kişinin daha koruyacağı bir saray yapılmasına ne gerek vardı?
Bir ülkenin itibarı; iç borç, dış borç, ithalat, ihracat, ödemeler dengesi, dış ticaret açığı, bütçe açığı, kişi başına düşen milli gelir, yaşam koşulları, sosyal mutluluk gibi kriterlere göre; dünyada bağımsız ekonomi değerlendirme kuruluşları tarafından değerlendirildiği bir ortamda, bunlar bir tarafa bırakılarak bin odalı sarayı var diye mi itibarımız artacakmış?
Ben bunlara sadece gülerim.
Yarın basın özgürlüğüne kavuşunca,
Üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve insanlar daha özgür bir ortam bulduklarında,
Bunların hepsi gün yüzüne çıkınca, ona inanan insanlar elbette gerçekleri öğrenecektir.
Bir gün gelir; iktidarlar da biter. Bir gün gelir; etraftaki yalakalar da terk ederler.
Bu dünyanın iktidarlığına güvenmek niye!
Önemli olan kuyruklu yıldız gibi kayıp gitmek değil.
Önemli olan kutup yıldızı gibi kalıcı ve parlak olarak daima insanlara yön gösterebilmek ve ilelebet payidar kalabilmektir
Tıpkı MUSTAFA KEMAL ATATÜRK gibi.
Ne diyeyim, yukarıdaki gerçekler ortadayken:
Yazık !
Yapana da, savunana da.