İşte size, ülkemiz inşaatlarının birinden, dört resim.

Elektrik ve sıhhi tesisat döşeme amacıyla(!) sorumsuzca ve düşüncesizce kırılarak, işlevsiz hale getirilen kolonlar ve kirişlerin resmi.

Şimdi bu aşamada sorulması gereken soru şu.

Kim ya da kimler, neden yiyor bu haltı?

Bu sorunun yanıtı da şu.

Eğitimsiz, eğitimsiz olduğu için de sorumsuz sıhhi tesisatçılar ve elektrikçiler yiyor bu haltı.

Peki onlar kendiliklerinden mi yiyorlar bu haltı?

Hayır. Onlara da bu emri; o binaların yapımını organize ve finanse eden yükleniciler (müteahhit) veriyor. (Sorumluklarının bilincinde olup, dürüst çalışan yüklenicileri tenzih ederim)

Böyle bir talimat vermiyorlarsa da; yenen haltı gördükleri halde, görmezden geliyorlar.

Yenen bu haltı sadece yüklenici efendi görmezden gelmiyor ki; onu (sözde) denetleyen ayrıca bir denetim firması var. O firmanın bünyesinde mimar(lar) var, inşaat mühendis(ler)i var, elektrik mühendis(ler)i var.

Onlar ne yapıyorlar?

Onu da söyleyelim.

Hepsi için aynı şeyleri söylememiz doğru olmaz. (Sorumluluklarının bilincinde olan dürüst çalışan denetim firmalarını tenzih ederim) ama üzülerek dillendiriyor, üzülerek yazıyorum; o DİPLOMALI mimar ve mühendislerimiz de ne acıdır ki, aynı lakayt tavırları sergiliyorlar.

Onlar da oturdukları koltuklarından, bulundukları klimalı odalardan sorumlu oldukları inşaatları denetliyorlar!

Neden?

Çünkü ilkokuldan başlayarak aldıkları eğitim, onlara bu kadarcık “sorumluluk bilinci” aşılıyor.

Yani?

Yani (hiç alınıp, gücenmesinler ama) mimar ve mühendislerimizin büyük bir bölümü de EĞİTİM YOKSUNU…

Eğitim yoksunu oldukları için de SORUMSUZ SORUMLULAR…

Ama efendim olur mu, öyle şey?

Olur.

Kimse sınamaya, test etmeye kalkmasın beni; (Alanya’da) “yaptıkları ya da restore ettikleri binaların altında, sırf bir dükkân çıkarma uğruna” aptalca kesilen kolon ve kirişlerin, hangi Yapı Denetim Firması’nın yetki ve gözetiminde, hangi inşaatlarda yapıldığını tek tek yazar, dökerim buraya; tümden rezil olursunuz.

* * *

Şunu söylemek, sözü şuraya getirmek istiyorum.

Geçen gün de yazdım; öğretimle, eğitim aynı şey değil.

Sağlıklı, tutarlı eğitim olmayınca, “sorumluluk bilinci” de olmuyor.

“Tepeden tırnağa eğitimsiz, tepeden tırnağa sorumsuzuz” derken, anlatmak, tanılamak istediğim budur.

Arsasını ya da tadilat için binasını yükleniciye, mimara, mühendise veren inşaat sahibinden tutun; yüklenicisine, mimarına, mühendisine kadar eğitimsiz, sorumsuz ve lakaytız…

… …

Önümüzde, deprem yatağının üzerinde olan bir Japonya örneği var.

Sık sık çoğunluğu yedi şiddetinin üzerinde depremler oluyor bu ülkede.

Tek bir bina yıkılıyor ya da çatlayıp, patlıyor mu?

Tek bir kişinin burnu kanıyor mu?

Neden?

Niye?

Çünkü bir Japon için iş aktöresi (ahlak) her şeyden önce geliyor.

Her Japon, yaşamını, ailesinden aldığı aktöre, okulundan aldığı eğitim üzerine kurguluyor; öyle yetişiyor, öyle öğretim, öyle eğitim görüyor.

Öyle diploma alıyor.

Sonuç?

Türkiye’de her depremde ülkenin altı üstüne gelirken; Japonya ve onun gibi ülkelerde deprem, sinek vızıltısı gibi geliyor.

* * *

Son söz.

Bu ülkede zırt pırt “imar affı” çıkıyor, imar yasası değişiyor.

Araştırdım; imar yasası 1945 yılından bu yana; Almanya’da iki defa, Fransa’da üç defa değişmiş.

Ya Türkiye’de?

Sadece 11 yıl içinde 164 kez değişmiş.

Yetmemiş 10 kez de imar affı çıkmış bu ülkede.

Bir bilgi daha…

Almanya’da yüklenici sayısı 3500; Fransa’da 1800; tüm Avrupa’da toplam yüklenici sayısı 25000 imiş.

Ya Türkiye’de?

Türkiye’deki yüklenici sayısı da 453000 imiş.

Sonuç?

Sonuç ortada…

Ekli resim de bunun kanıtı.

Ve elimdeki diğer resimler ve bilgiler…