İstanbul, Kadıköy Halis Kurtça Kültür Merkezi’nde 24 defa
yaptığım Şiir ve Müzik Şöleninde uduyla ve güzel sesiyle programlarıma renk
katan vefalı dostum Bilsay Kadıoğlu Göztepe’de apartman komşumdur.
Diyarbakırlı Kimya öğretmeni Cevdet Bey ve Rukiye Hanımın
oğlu olan Bilsay Bey babasının Ortaokul Müdürlüğü yaptığı Urfa’da doğmuş.
İlk, orta ve liseyi Diyarbakır’da okumuş. 1967 yılında
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi Fiziki Coğrafya bölümünden
mezun olmuş.
1969 yılında girdiği Ziraat Bankası’nın çeşitli
kademelerinde çalıştıktan sonra,1987 yılında İstanbul Kumkapı Şubesi Müdürü
olmuş. Daha sonra Banka’nın Rami, Sivas Sanayi Çarşısı ve Bolu Gümüşova
şubelerinde Müdürlük yaptıktan sonra 1995 yılında emekli olmuş.
Aynı bankada çalışan Nurgen Hanımla 1974 yılında evlenen
Bilsay Bey’in Jeoloji Mühendisi oğlu Umut ve Çevre Mühendisi Özlem adlı iki
çocuğu vardır. Her ikisi de evlidir.
Benim gibi Galatasaraylı olan Bilsay Beyle çok iyi
anlaşırız. Her sabah Özgürlük Parkı’nda fasıl şarkıları söyleyerek spor
yaparız. Aileden gelen bir musiki yeteneği olan Bilsay Beyle, Nihavent faslına
babasının çok sevdiği ;
Üç yıl beni sevdanın ipek saçları sardı, / Hummalı başım
göğsünün üstünde yanardı./ Bir çift iri sevdalı yeşil gözleri vardı, /
Kirpiklerinin gölgesi ta kalbe dolardı … (Beste:Muhlis Sabahattin Ezgi, söz:
Tahsin Nahit) adlı şarkıyla başlarız.
Diyarbakırlı meşhur şair Cahit Sıtkı Tarancı’nın yeğeni olan
(Ziya Gökalp’te Kadıoğlu ve Tarancı sülalesinin akrabasıymış) Bilsay Bey,
efsane keman sanatçılarından Fikret Karahan’ın çalıştırdığı Sevgi Musiki
Topluluğunda ud çalar, şarkı söyler.
Onaltı senedir tanıdığım Bilsay Beyle müşterek çok anımız
vardır.
Yaklaşık beş sene önce Bilsay Beyle 4.Levent’te ki İş
Bankası Kulesinde yapılan Cahit Sıtkı Tarancı’yı anma gecesine gittik. Önden
ikinci sıradayız. Önümüzde Hıncal Uluç var. Perde açıldı. Sahnenin ortasında
Şevval Sam mini eteğiyle bacak bacak üstüne atmış bir sandalyede oturuyor. Yan
taraftan gelen Tanbur nağmeleri eşliğinde tok sesli bir Devlet tiyatrosu
sanatçısı Cahit Sıtkı’nın “Dalgın Ölü” şiirini okumaya başlayınca sahnede ki
mizanseni kavradık.
DALGIN ÖLÜ
Dün güzel bir kadın geçti, / Kabrimin yakınından,
Doya doya seyrettim, / Gün hazinesi bacaklarını.
Gecemi altüst eden. / Söylesem inanmazsınız,
Kalkıp verecek oldum, / Düşürünce mendilini,
Öldüğümü unutmuşum…
Daha sonra, Şevval Sam, Cahit Sıtkı’nın sözlerini yazdığı
Münir Nurettin Selçuk’un Mahur eseri, “Ne doğan güne hükmüm geçer, ne halden
anlayan bulunur, ahhh… aklımdan ölümüm geçer… adlı şarkıyı okudu. Ardından
okunan,“Haydi Abbas, vakit tamam” adlı şiir bizleri bir başka âleme götürdü.
Bütün şiirlerinde hep ölümü anlatan, adeta ölümü yaşayan
Cahit Sıtkı’nın şiirleri beni çok etkiler. Program sonrası Bilsay Beyin kız
kardeşinin Delta Reklamda beraber çalıştığı Hıncal Uluç’la tanışarak,
Galatasaray muhabbeti yaptık.
Bilsay Beyle haftanın bazı günlerinde evimizde fasıl yaparak
hayatı demleriz.
Çok iyi bir Briç oyuncusu olan Bilsay Bey KUP Briç kulûbünde
briç oynar ve turnuvalara katılır. Bu vesileyle vefalı dostum Bilsay Kadıoğlu
üstadımı şu dörtlüğümle sevgi ve saygıyla anıyorum.
Kadı oğludur Bilsay, çelebi bir insandır,
Udu’yla dile gelir, Nihavent bir lisandır,
Umud’uyla özlem’i sevdasıdır üstadın,
Hüzzam faslında yaşar, adam gibi adamdır…(Mehmet Özata)