“Çocuklarım aç, iş istiyorum anlamıyor musunuz? Dayanamıyorum artık!” diyerek üzerine benzin döküp kendini ateşe veren Adem Yarıcı'nın acı sonu, yüreklerimizi dağladı.

Adem Yarıcı 42 yaşında ve işsiz. Adem üç çocuğuna ekmek götürememenin telaş ve kaygısı içinde. Namuslu insanların çalma, çırpma, meşru olmayan yollardan para kazanma şansları yoktur. Çaresizlik insan psikolojisini bozuyor. Adem de bunlardan biri.

Adem’i çaresizliğin son noktasında üzerine benzin döküp yakması ile tanıdık. Oysa ülkemizde o kadar çok Adem’ler var ki. Keşke onları duyup görüp acı ve çaresizliklerini yüreğimizde hissederek zamanında anlayabilsek, çözüm üretebilsek ve bu trajik olaylar yaşanmasa.

Adem’in acı sonundan başta iktidar olmak üzere, hepimiz sorumluyuz. “Komşun açken, sen tok yatamazsın” veciz sözünü unutan bir toplum olduk. Her geçen gün dayanışma ve yardımlaşma duygularımızı yitiriyoruz. Köklü çözümü iktidar yapmalıdır. Komşu eş dost ise kısa ve geçici çözümler üretebilir. Adem’i acı sona sürükleyen her ikisinin de artık tükenmiş olmasıdır. Hz Ali’nin veciz sözünü anımsayalım. “Köyde bir insan açlıktan ölüyorsa, bundan bütün köylü sorumludur.”

Ülkemizde fabrikalar, tüten bacalar bir bir kapatıldı. İşsizlik tavan yaptı. Bunun da yakıcı sonuçları oluyor. Ekonomi üretim kaynaklı kurgulanmıyor. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı resmi işsiz sayısı 4 milyon 396 bin, oysa gerçek işsiz sayımız 8 milyona dayanmış durumda. Gerçek işsiz sayısını az göstererek, enflasyonu hileli yollarla düşük göstererek kendi kendimizi aldatıyoruz.

Asgari ücret 2324 lira. Açlık sınırı 2250 lira. Açlık sınırında yaşayanların oranı yüzde 21 (Yaklaşık 17 milyon kişi). 16 milyon 631 bin kişi sosyal yardımlarla geçinmeye çalışıyor. TÜİK enflasyonu %12,5 açıklıyor. Fakat çarşıda, pazarda ürünlere gelen zamlar, bunun kat kat üstünde.

Ülkede bir eli yağda, diğeri balda kesimle, işsiz ve çaresiz kesim arasında uçurum her geçen gün artıyor. İktidara göre; “Türkiye kanatlandı uçuyor” rüyada uçmak çok güzel, uyanınca ‘eşekten düşmüşe dönmesek’.