Dünkü yazımızda Avrupa okullarında din eğitimini örneklerle açıklamıştık. İsteğe bağlı ve seçmeli olduğunu da görmüştük.
Bu bölümde de, Türkiye'deki din eğitiminin geçirdiği evrelere bir bakalım:
“Cumhuriyet” ilan edilip, “Hilafet” kaldırılıp (3 Mart 1924), “Tevhid-i Tedrisat” yasasıyla eğitim sistemi birleştirilince okullardaki din eğitimi gündeme geldi.
Atatürk’ün bir konuşmasında, “Din bir vicdan hesabıdır” dedikten sonra “Her kişi dinini, din işlerini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır” ifadesinde; muhtaçlığın tarikat, cemaat, tekke ve zaviyelere olmaması anlamındaki mesajı alınınca okullardaki din eğitimi acilen ele alındı.
1924’de “Kuran-ı Kerim ve Din Dersleri” İlkokul 1. sınıf hariç diğer sınıflara, haftada 2’şer saat olmak üzere ders olarak konuldu. 2 yıl sonra 1 saate indirildi.
1927-1931 döneminde, Abdulbaki Gölpınarlı’ya yazdırılan “Cumhuriyet Çocuğunun Din Dersleri” kitabı, ilkokul 3.4. 5. sınıflarda okutuldu. “Kuran öğretimi” ise kaldırıldı.
* * *
1930 yılında, “Serbest Cumhuriyet Fırkası” ve büyük bir infial yaratan “Menemen Olayı” yani “Kubilay’ın katledilişi” Cumhuriyet kurucularını endişelendirdi.
Çünkü:
Türkiye Cumhuriyeti, 400 yılı hilafet dönemi olan 600 yıllık bir İmparatorluğun kalıntıları üzerine inşa edilmişti.
-Muhafazakâr değerleri yüksek olan halkın, bizzat Atatürk’ün isteğiyle kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası’na (partisine) yönelmesi...
-Menemen’de ne idüğü belirsiz bir grup tarafından ‘şeriat istiyoruz’ diye yapılan ayaklanmada, yedek subay Kubilay’ın başı kesilerek katledilmesi...
-Yani Cumhuriyet karşıtı ve din eksenli siyasal ve sosyal bir tehlikenin ayak sesleri...
Cumhuriyet yöneticilerini büyük ölçüde kaygılandırmıştı.
Bu nedenle 1930'dan itibaren tasfiye edilmeye başlayan din öğretimi, 1931-1949 yıllan arasında tümüyle kaldırıldı.
Ancak 1948’de 4. ve 5. sınıflarda, ders programı dışında isteğe bağlı yarım saat olarak verilmeye başlanan “Din Dersi”, 1949 da ilkokul programına yeniden alındı.
Ve Demokrat Parti döneminde; 1951’de öğretmen okullarına, 1956’da ortaokulların 1. ve 2. sınıflarına, isteğe bağlı ders olarak konuldu.
1967 yılında Lise ve dengi okulların 1. ve 2. sınıflarında, 1976’da orta-3 ve lise-3 sınıflarında okutulmaya başlandı.
Ayrıca 1974 yılında CHP-MSP koalisyon hükümeti döneminde, zorunlu olmayan “Din Dersi” dışında, bir de zorunlu olan “Ahlâk Bilgisi” dersi programa alındı.
* * *
1981 yılına kadar seçmeli olan “Din Dersi”, “Ahlak Bilgisi” dersi ile birleştirilip 12 Eylül darbecileri tarafından zorunlu ders yapıldı.
Ve 1982 Anayasasına da bir madde olarak yerleştirildi (Anayasa Madde. 24). Bugün bu sistem aynen devam etmektedir.
12 Eylül yönetiminin din eğitimini zorunlu yapmasındaki amacı, muhafazakâr kesimin desteğini almaktı. Ve de itaat eden bir neslin yetişmesini sağlamaktı.
İşte bunun için, halkın kendi dinini öğrenme isteği olabildiğince kullanıldı.
Ancak din eğitiminin yaşadığı bu süreçte, farklı bir İslami yorumu olan Alevi kesimin hassasiyetleri, laik kesimin itirazları hiçbir zaman göz önüne alınmadı.
Sonuçta laik kesimi ve Alevi kesimi ötekileştiren bir din eğitimi yerleşir oldu.
Öyle ki, demokrasi paketi gibi sunulan 12 Eylül 2010 anayasa referandumuna da bu konu alınmadı.
Ve bu ülkede siyasal kamplaşmanın, sosyal yarılmanın önemli eksenlerinden olan “din dersleri” konusu, tartışma zemininde bırakılmış oldu.
* * *
O halde tartışma konusu olan “din dersleri” sorunu nasıl çözülmeli?
Laik kesimin, özellikle de Alevi kesimin itirazları nasıl giderilmeli? Bu konuda toplumsal mutabakat nasıl sağlanmalı?
AİHM'nin 16 Eylül 2014 günü verdiği karan nasıl okumalı, devlet ne yapmalı? İşte yazımızın yarınki son bölümünün konusu da bunlar olacaktır.