Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan'ın 30 Ağustos 2017 resepsiyonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın huzurunda eğilmesi çok eleştirildi.

Eleştiriler haksız mıydı? Haklıydı. Çünkü yargıyı temsil edenler asla eğilmemelidir. Özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın artık siyasi otoriteyi de temsil ettiği bilinirken...

Peki, bu eleştirileri yapanlar, bu eleştiriye olanak sağlayan basın, geçmişini bir sorguladı mı? Hayır... 12 Eylül 1980 darbesindeki tutumlarını hiç sorguladı mı? Hayır...

-Hiç duydunuz mu, Kenan Paşa'ya başarı dileklerinde bulunan ve bu ülkenin 7 yıl cumhurbaşkanlığını yapmış Fahri Korutürk hakkında bir eleştiri?

-Hiç duydunuz mu, başta TÜSİAD'ın ve iş dünyasının 12 Eylül darbesini kınadığını?

-Hiç duydunuz mu, bugün AYM Başkanı'nın eğilmesini eleştirenlerin, o gün darbecileri kutlayan AYM ve yüksek yargı başkanları hakkında bir eleştirisini?

Üstelik anayasa ve anayasal düzen lağvedilmişken...

***

Devam edelim...

12 Eylül darbesinin hemen arkasından Kenan Paşa'yı kutlayarak başarı dileklerini sunan Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, rektörler, AYM, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay başkanlarının...

-Kenan Paşa'nın şahsında darbecileri kutlayarak başarılar dileyen küresel sermayenin Türkiye temsilcisi TÜSİAD gibi iş dünyasının kuruluşları ve liderlerinin...

-O gün 12 Eylül liderlerinin isimlerini yollara, caddelere, okullara, mahalle ve köylere verenlerin...

-O gün darbenin lideri Kenan Evren'i, % 92 oyla Cumhurbaşkanı seçenlerin...

-Ve Kenan Evren'e "Fahri Profesörlük ve Fahri Doktora" unvanı verenlerin...

Bugün haklı olarak AYM Başkanı'nın eğilmesi kınanırken bir özeleştiri yaptıklarını, bir özür dilediklerini duydunuz mu?

***

Peki, o gün devleti yönetenler darbeye direnebilirler miydi? Direnemezlerdi...

Çünkü şimdi anlıyoruz ki, darbeyi siyasi liderler de iş dünyası da istiyordu. Büyük alkışlarla karşılayan ve övgüler dizen o günün büyük gazeteleri de istiyordu.

Bakmayın siz, şimdi darbe karşıtıymış gibi gözükmelerine. O gün Kenan Paşa'ya olmadık övgüler yapıldı bu kişiler tarafından ve büyük basın tarafından.

Nitekim 12 Eylül darbesi için, o gün basın dünyasının amiral gemisi olan ve basının % 90'ını temsil eden üç büyük gazeteden;

Hürriyet'te, "Gerçek Demokratların Kükremesi" manşeti atılmıştı.

Milliyet'te, "Demokrasi için 12 Eylül'ün başarısı şarttır" manşeti atılmıştı.

Tercüman'da, "Kenan Evren'in söyledikleri, her hukukçunun ve her profesörün başucuna bir mukaddes kitap gibi asılacak cinsten sözlerdir" denilmişti.

Nazlı Ilıcak'ın kaleminden "12 Eylül ne bir darbedir, ne bir ihtilal" diyerek darbenin meşruiyeti savunulmuştu.

***

İşte bu nedenlerle artık 12 Eylül'ü başka sorularla da sorgulamak gerekir.

-Her müdahaleyi ve de her darbeyi yalnız askeri vesayet üzerinden açıklamak yeterli değildir.

Yani 12 Eylül'ü, siviller de istiyor muydu diye sormak gerekir.

-Kritik dönemlerin siyasal, sosyal ve ekonomik sıkıntılarını, asker üzerinden toplumsal seslerin bastırılmasıyla çözüme kavuşturmak isteyen bir siyasetin varlığını...

-Ve de özellikle siyasal ve ekonomik sistemi Batı'ya entegre etmek isteyen küresel güçleri ve ülkedeki uzantılarını görmek gerekir.

***

Ne idi 12 Eylül darbesinin amacı?

-Ülke ekonomisini Batı'ya entegre etmek... Ekonomiyi tamamen küresel sermayenin, denetimine ve kullanımına sunmak... Ve de 24 Ocak kararlarıyla bunu gerçekleştirmek...

-Olabilecek toplumsal muhalefeti bertaraf edecek yeni bir siyasal sistemi inşa etmek ve bunun anayasasını yapmak... Yani halen geçerli olan 82 darbe anayasasını...

Çünkü emperyal küresel güç böyle istemişti. Yerli işbirlikçileri böyle istemişti.

Ve de gerekli ortam hazırlanmıştı. "Bir sağdan, bir soldan" diyerek soldan Necdet Adalı, sağdan Mustafâ Pehlivanoğlu ile başlayan idam sehpaları kurulmuştu. Asabilmek için Erdal Eren'in yaşı bile büyütülmüştü.

***

Peki, 12 Eylül amacına ulaştı mı? Elbette ulaştı.

-Çünkü bugünkü ekonomi politikaların temelleri 12 Eylül'de atıldı.

-Çünkü bugünkü etnik ve inanç eksenli bölünmenin ve de laik eğitime vurulan en büyük darbenin adımı 12 Eylül'de atıldı.

Yani demek istiyoruz ki, haklı olarak AYM Başkanı'nı eleştirenler, kınayanlar geçmişini de bir sorgulamalı idi. Gerekirse bu toplumdan bir özür dilemeli idi.

Çünkü 12 Eylül darbesi; Türkiye'nin kimyasını bozan, siyasal ve ekonomik politikaların rotasını değiştiren, cumhuriyet tarihinin yaşadığı en büyük kırılma olmuştur.

Ve de ne yazık ki bu kırılma, bu ülkenin kurucusu "Atatürk" adına yapılmıştır.