Dün, Karamanoğlu Mehmet Bey’in, 13 Mayıs 1277’de yayınladığı fermanla, Türkçe’yi ilk kez resmi dil olarak ilan edişinin 745. yıldönümü idi.

Büyük Atatürk’ün katılımıyla 1932 yılında düzenlenen 1. Türk Dili Kurultayı’nın açılış günü olan 26 Eylül’ü de “Türk Dil Bayramı” olarak kutluyoruz.

Keşke bu iki günü “ulusal bayram” düzeyinde daha coşkulu kutlayabilsek ve gerçek manada “farkındalık” yaratabilsek…

*

Karamanoğlu Mehmet Bey, 13 Mayıs 1277’de “Şimden gerü, hiç kimesne kapuda ve divanda ve mecalis ve seyranda Türkî dilinden gayrı dil söylemeyeler” diye ferman eyliyor.

Binlerce yıllık tarihiyle dünyanın en köklü ve en zengin dillerinden biri olan Türkçe, böylelikle ilk kez sahiplenilmiş oluyor.

*

Ulu Önder Atatürk de, 26 Eylül 1932’de Türkçe’ye güçlü biçimde sahip çıkıyor. Bu tarihteki 1. Türk Dili Kurultayı’ndan hemen önce “Türk Dili Tetkik Cemiyeti” adıyla Türk Dil Kurumu’nun kuruluş talimatını veriyor.

“Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki bu dil bilinçle işlensin. Ülkesini, yüksek istiklâlini korumasını bilen Türk Milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.”

*

Antalya ÇEKVA Başkanı Kemal Koçak’ın paylaşımından alıyoruz:

Türkçe, 600 binin üzerinde kelime ile en zengin dillerden…Türkiye Türkçesi’nin dünya dillerine verdiği sözcük sayısı 11 binin üzerinde. Türk dili yaklaşık 12 milyon metrekarelik coğrafyada kullanılıyor. Yine dünyada yaklaşık 220 milyon kişi Türk dilini konuşuyor.

*

Bilinen bir gerçek ki, Osmanlı’da saray dili ile halk dili birbirinden çok farklıydı. Osmanlıca da denilen dil, Arapça ve Farsça kelimelerle, halkın anlayamadığı “ağdalı” bir dil haline gelmişti.

Halkın yüzyıllar önce kullandığı dil ise, bugün de bizim dilimiz. Yani Türkçe…

Cumhuriyet döneminde yapılmak istenen de, Arapça ve Farsça kelimeleri tümüyle dilimizden atmak değil, halkın da anlayabileceği şekilde dilde sadeleşmeyi sağlamak, mümkün olduğu ölçüde Türkçe köklerden karşılıklar üretmekti.

Bugün şikayet edilen nokta ise, Batı’dan gelen sözcüklerin dilimizi kaplamış olması…İşyeri, ürün isimleri, tabelalar, hele de internet dili…

Türkçemizi, Arapça ve Farsça istilasına karşı da, Batı dilleri istilasına karşı da korumak, ulusal bir görevdir.

Hiçbir şekilde aşırıya kaçmadan, makulde buluşarak…

Ve güzel Türkçemizi bize armağan eden atalarımıza sonsuz şükran duyarak…