Ana dilimiz Türkçe, çok sık dillendirdiğim, çok sık yazdığım bir konu. Pek çok varlığımızın değerini bilmediğimiz gibi dilimizin de değerini bilmiyoruz.

Değerini bilmediğimiz gibi; dilimizi kirletmek adına elimizden geleni de ardımıza koymuyoruz.

* Dincilerimiz, Arap aşkıyla, Türkçeye, Arapça sözcükleri sokup, sokuşturarak;

* Gençlerimiz, gençlik sorumsuzluğuyla uydurukça sözcükler kullanarak;

* Gördüğü öğretimi özümseyemeyenler, kendini kültürlü göstermek için yabancı dillerden sözcükler kullanmayı yeğleyerek;

* Turizmcilerimiz, yabancılar, dilimize uyarlanamıyor gerekçesiyle, işletmelerine yabancı adlar koyarak;

Dilimizi, rezil ediyorlar.

Oysa dilimiz Türkçe, dünyanın en varsıl dillerinden biri hatta en varsılı.

Yabancılar bile bunun farkında, biz değiliz.

Aşağıdaki yazıyı, dilimiz konusunda duyarlılığımı bilen Kadim Dost Dr. Hüseyin Kan (taşı bunu köşene diye) göndermiş.

* * *

“Türkçe, yeni yeni sözcükler üretmeye ve türetmeye en uygun dildir. Bu yönüyle Türkçe, en özel, en varsıl dildir…”

Kim söylüyor bunu?

50 dil konuşan bir dil bilimci, Prof. Dr. Johan Vandewalle…

* * *

New York Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selçuk Şirin; işte bu bilim adamıyla ‘Türkçe konusunda’ söyleşmiş.

Johan Vandewalle (Doğum 15 Şubat 1960), Arap hayranı pek çok Türk’ün(!), başta Arapça olmak üzere, pek çok yabancı dillerden sözcükler sokuşturarak kirlettiği dilimiz Türkçe hakkında şunları söylemiş.

“Dil konusunda bunca araştırmam var; araştırırken, bana büyük keyif veren, tüm diller içinde en çok sevdiğim ve hayran olduğum dil, Türkçedir.

Şu an da 50 civarında dil öğrendim ve benim yanıtım hep aynı.

Çok farklı sistemlere sahip dilleri öğrendikten sonra hâlâ en çok hayran kaldığım; matematiksel bulduğum, yapısı en mantıklı dil Türkçedir” demiş.

Dilbilimci Prof. Dr. Johan Vandewalle, Türkçeye olan ilgisinin, henüz 13 yaşında iken, ailesiyle birlikte, Türkiye’ye yaptıkları seyahatle başladığını ifade etmiş.

Ziyaretleri sırasında, Türklerin konukseverliğinden çok etkilendiğini, bu nedenle Türkçe üzerine araştırmalara başladığını, dillendirmiş.

Bu araştırmalarda, Türk dilinin yapısına ve sistemine hayran kaldığını belirterek Türkçeyi en ileri düzeyde öğrenmek için büyük emek harcadığını vurgulamış.

Kısa zamanda Türkçeyi ileri düzeyde öğrendiğini, bununla da yetinmeyip diğer Türk lehçeleri üzerinde de araştırmalara başladığını söylemiş.

Ana dili olan Flemenkçe ile beraber, ilköğretim ve lise yıllarında; Fransızca, Almanca ve İngilizceyi öğrendiğini dillendiren Vandewalle, böylelikle kısa zamanda birçok dili literatürüne kattığını kaydetmiş.

* * *

Dünyadaki pek çok dil bilimci de; Türkçe için, o kadar mükemmel tanımlar yapmıştır ki, gurur duymamak elde değildir.

Örneğin, Max Müller (1823 - 1900), “Science of tho langnage” adlı eserinde Türkçeyi şöyle tarif eder

“… Kişi, Türkçe söyleyip yazmak için en ufak bir istek beslememiş dahi olsa; sade bir Türkçe’yi okumak bile ona gerçek bir zevk verecektir.

Kalıplardaki hünerli biçim, bütün çekimlerde egemen olan kurallara uygunluk, yapımlarda baştanbaşa görülen saydamlık, dilde pırıldayan insan zekâsının albenili kudretini duyanlar hayrete düşmekten geri kalmaz.

Bu öyle bir yapıdır ki, bir billur içinde bal peteklerinin oluşunu nasıl seyredebilirsek, onda da düşüncenin iç oluşlarını öyle, seyredebiliriz...

Türk dilinin yapısal kuralları o kadar düzenli, o kadar kusursuzdur ki, bu dili dil bilginlerinden oluşmuş bir kurul, bir akademi tarafından bilinçle yapılmış bir dil sanmak olasıdır”

… …

Prof. David Cuthell ise şu ifadeleri kullanmıştır “Birçok yabancı dil bilirim. Bu diller arasında Türkçe öyle farklı bir dildir ki; yüzlerce yüksek matematik profesörü bir araya gelerek bu dili yaratmışlar gibidir...

Bir kökten bir düzüne sözcük üretiliyor.

Ses uyumuna göre anlam değişiyor.

Türkçe öyle bir dildir ki, başlı başına bir duygu, düşünce, mantık ve felsefe dilidir.”

* * *

Yabancı dil bilimciler, bizim değerini bilmediğimiz, Türkçemiz için bunları söylüyor.

Biz ne yapıyoruz.

Dilimize, yabancı sözcükler sokuşturmayı, güzellik ve beceri sanıyor ama aslında dilimize ihanet ediyoruz.