“Öğretilmiş çaresizlik” bir yöntem… Kitlelere bir davranış biçimini, bir duruşu ezberletmek, ama en önemlisi kitlelerin bunu kendi tercihiymiş zannetmesi… Bir çeşit kitlesel beyin yıkama… Bu yöntemin en önemli ve yaygın aracı ise medyadır.
 

Yahudi, paraya sıkışınca eski defterleri kurcalarmış. Türban, emperyalizmin Türkiye’de kullandığı virüslerden biridir. CIA’nın toplum mühendisliği laboratuarında üretilmiş ve Türkiye’ye şırınga edilmiştir.
 

Amaç kanla, irfanla, devrimle kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin üniter yapısında oyunlar oynayarak, şehir devletlerine bölmek ve yıkmaktır.  Bu tertipte türban öyle bir örtüdür ki Türkiye’nin parçalanmasına karşı çıkacak Türk milletini iki “düşman” kampa ayırmakta, birbirine kırdırmaktadır.
 

Toplumun bir kesimine inançları için türban kullanması gerektiği öğretilmiştir. Burada satır aralarında gizlenen en tehlikeli şey, sadece türban kullanan kadınların Müslüman olduğudur. Başını türbanla örtenlerin diğer kadınları Müslüman olarak görmeleri nerede ise imkânsız hale gelmektedir.
 

Bir diğer kesime ise türbana karşı çıkarak laik Cumhuriyet’i savunacağı öğretilmiştir. Tam bağımsız Türkiye’yi savunmadan Cumhuriyet’i savunmanın mümkün olmadığının üstü örtülmektedir bu kez…
 

Bu durum tam bir bıçak sırtıdır.

 

Kutup ayılarını kıymetli postu için avlayanlar, mermiyle postları delmemek için kan sürdükleri bıçağı buza gömer, beklerlermiş. Aç ayı kanı yaladıkça bıçak dilini keser kendi kanını yalayarak kan kaybından ölürmüş.
 

Türban; lâik, demokratik Cumhuriyet’in bir din devletine dönüştürülmesinin siyasi flamasıdır. Acaba gerçekten öyle midir? 54 İslam ülkesinde emperyalizme karşı çıkan, kendi ülkesinin bağımsızlığını savunan kaç yönetim vardır? Bu ülkelerin nerede ise tamamında emperyalizmin uzantı dosyası yönetimler iktidardadır. En güzel örnek Suriye’dir, ABD’nin taleplerine karşı durmanın bedelini dış güçlerce çıkartılan bir iç savaşla ödemektedir.
 

Emperyalizm ve uzantı dosyası yönetimler tarih boyunca kitleleri kandırmak, işine geldiğinde birbirine kırdırmak için inanç kartını ve etnik kökenleri kullanmaktadırlar.
 

Yaklaşan yerel seçimlerle Türkiye, Tüm Şehir Belediye Yasası sayesinde eyaletlere ayrılmanın eşiğine getirilmiştir. Bu acı gerçeğin, şehir devletlerine bölünme dayatmasının üstünü örtüp, Türk milletinden saklamak için türban yeniden tedavüle çıkartılmıştır.
 

Bir kesim, T.B.M.M.’ne türbanla girmenin zaferini kutlayarak seçimlerde oy alacağı kitleye selam göndermektedir. Türbana karşı çıkan kesim ise “Cumhuriyet’i yıktırmayacağız” diyerek kendi tabanına karşı ezber pekiştirmektedir.
 

Bütün bunlar olurken Türkiye’nin bölünmesi için iç ve dış güçlerin emperyalizme hizmet çabaları tüm gücüyle sürmektedir.
 

Türkiye’nin bölünmesine karşı durması gereken en geniş kesim öğretilmiş bir çaresizlikle yaklaşan tehlikeyi görememektedir.
 

Türban örtene de örtmeyene de bu gerçekleri anlatması gereken siyasi yapılar (parti, sendika, dernek) kendilerine öğretilen çaresizlikten kurtulmadıkça, vatanın birliğinin ve milletin istiklâlinin tehlikede olduğunu kavramadıkça daha çok yapay virüs ve çakma gündemlerle zaman kaybedilecektir. Bu gerçeğin idrak edilmemesi, milletin  ve vatanın bölünmez bütünlüğünün temeline dinamit koymakla eşdeğerdir.
 

Milletin azim kararına karşı öğretilmiş çaresizliğin ezberini bozmak, tam bağımsız Türkiye’yi yeniden kurmak için muhtaç olduğumuz kuvvet milleti baş düşman emperyalizme ve onun işbirlikçilerine karşı birleştirmekten geçmektedir. Çare, çaresizliğin yok edilmesinde gizlidir.