Sinema ve tiyatro sanatçısı Tuncel Kurtiz, 27 Eylül 2013 tarihinde 77 yaşında aramızdan ayrıldı.
Onu ilk kez senaryosunu Yılmaz Güney’in yazmış olduğu “Sürü” filminde izlemiştim. “Sürü” aynı zamanda geçtiğimiz günlerde yitirdiğimiz, genç kızların sevgilisi, bebek yüzlü, salon erkeği Tarık Akan’ın sanat yaşamının dönüm noktası olmuştur. Akan sonrasında “Yol”, “Maden” vb sosyal içerikli filmlerle yoluna devam etmiştir. Tuncel Kurtiz’i geniş kitleler, televizyon dizisindeki rolü “Ramiz Dayı” ve “Hayatın Kuralı Böyle Yeğen!” sözleriyle tanımıştı. Cenazesi, büyük kalabalıklarla uğurlanmıştı.
Sonrasında, bir köşe yazısında sanatçının 2004 yılında, kendi yaşam öyküsünü yazdığı, “Bölük- Pörçük” isimli bir kitabının olduğunu öğrendim. 2 bin adet basılmış olan kitabın hala bitmediğini okuduğumda, adını “Ramiz Dayı” koysaydı, nasıl olurdu? diye, doğrusu düşündüm!
Yine, 28 Eylül 2013’ de yazın ve tiyatro dünyasının önemli ismi Turgut Özakman, yaşama veda etmişti. Özakman’ın anı, inceleme, araştırma, tiyatro oyunu, senaryo alanlarında çok sayıda eserleri vardır. Bunların yanında, Özakman’ı bize tanıtan, “Diriliş”, “Şu Çılgın Türkler” ve “Cumhuriyet” isimli üçleme sayılan kitapları vardır. Özakman, Cumhuriyet tarihinin süreçlerini epik (destansı) bir dille anlatan usta bir kalemdir…
Çok az insanın okuduğunu düşündüğüm Özakman’ın başka bir kitabından söz etmek istiyorum: “Romantika!”
Burada, 1960 -1987 dönemine özgü çalkantılar, şaşırtıcı bir aşk, gizemli bir ilişki anlatılmıştır. Romanda, kuşaklar arası aşılması zor çatışmalar akıcı bir dil ile vurgulanıyor. Kitap, Özakman’ın duygusal roman konusunda da ustalığının bir kanıtıdır…
Üç yıl önce yitirdiğimiz, sanat dünyasının iki emektarı bu ülkeye önemli değerler katmıştır. Saygıyla...