Bizim mesleğin iki önemli günü var.

Biri, hafta başında kutladığımız, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü…

10 Ocak 1961’de, basın çalışanlarının sosyal haklarını güvence altına alan 212 Sayılı Yasa’nın yürürlüğe girişinin yıldönümü.

Diğeri ise, 24 Temmuz 1908’de Türk basınından sansürün kaldırılışının yıldönümü: 24 Temmuz Basın Bayramı…

Bunların dışında başkaca kutlama günleri de var, ama iki ana gün veya bayram; 10 Ocak ile 24 Temmuz…

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle verilen kahvaltılara ve yemeklere, “makamlara saygı ve mesleğe bağlılık gereği” katılmakta tereddüt etmedim.

Geçmişte katılamadığım bu tür organizasyonlar olmuştur mutlaka; kimi zaman seviyenin düşmesinden ötürü “mesleğin saygınlığı” adına üzüldüğüm de olmuştur.

Yine de, bu yıl özellikle “mesleğin kıdemlisi” olarak, üzülmeyi de göze alarak katılmayı tercih ettim.

*

Abdulkadir Ozulu Hocam, geçen yıl “Çorum’da gazeteciliğin 100. yılı”nı atladığımızı yüzüme vurdu.

Gerçekten atladık.

Ozulu Hocam, Çorum’da Basın Tarihi’ni araştırıp kitap haline de getirmişti. Yani, elimizde hazır bir kaynak eser de vardı, atlamamalıydık…Ama oldu.

1921’den bugün 2022’ye…Tam 101 yıl…

Ve bu 101 yılın son 52 yılında gazeteci Mehmet Yolyapar var.

Benim için büyük onur…

Ozulu Hocamın da söylediği gibi, Çorum’da en uzun süre gazetecilik yapan kişiyim. Mesleğini sürdüren en eski gazeteciyim.

Muhabirliğin daha ilk aylarında, gazetenin başyazılarını yazmaya başlamış, Atilla Laçin’i “20 yaşında gerçekten bu yazıları sen mi yazdın?” diye hayrete düşüren köşe yazılarında imzası olan, kimilerinin “harika çocuk” diye nitelediği genç bir gazetecinin meslekte 52. yıla ulaşması…

Ve “mesleki açıdan” kendisini hâlâ genç hissetmesi…

Azımsanmaması gerekir diye düşünüyorum.

*

Çorum’un önceki valilerinden Mustafa Yıldırım, Atıl Üzelgün ve Hüseyin Poroy’la, Çorum’da görev yaptıkları zamanlardaki sıcaklık ve samimiyetle dostluklarımız “ailece” devam eder.

Cumhuriyet aydınlığının temsilcileri, “devletin valileri” her üç valimiz de, “Çorum’dan çıksaydın, Türkiye’nin ünlü gazetecilerinden biri olurdun” diye beni onurlandırırlar. Sağolsunlar.

Çorum’u seviyorum.

Bu kentin evlâdı olarak, verebileceğim hizmeti sonuna kadar vermek istiyorum.

Yılmadan, yorulmadan…

Ve her sabah evimden gazeteye yürürken, mesleğe yeni başlıyormuşçasına büyük bir şevk ve heyecan duyuyorum içimde.

Daha önce de belirttiğim gibi, hobisi mesleği olmuş şanslı insanlardan biriyim.

Ve Çorum’da kalmak kendi seçimimdi, hiç pişman değilim.

Yalnızca, içimde bir burukluk var; hemşehrilerim tarafından yeterince anlaşılamamaktan dolayı…

*

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle, pek çok dostum, sevdiğim insan telefonla arayıp, mesaj gönderip kutladılar.

Bu kutlamaları, bugün-yarın derken bir türlü yayınlayamadım.

Hoşgörülerine sığınarak, bugün, Çalışan Gazeteciler Haftası’nın sonunda vermek istiyorum.

Sosyal medyadan gelen mesajların çoğunu atlamış olabilirim, peşinen özür diliyorum.

Ama, her vesileyle mesajlaştığımız dostlarımızla “gönüllerimiz bir”…

Zaten, o kadar çok sevenim olduğunu düşünüyorum ki, çoğu zaman kendimi “sevgi çemberi” içinde yaşıyor gibi hissediyorum.

Bir ömrü Çorum’a adayınca, belki onbinlerce insanın bunun farkına varmalarından daha doğal ne olabilir?

Yaşadığım tüm güçlüklere karşın, mutluyum ve Çorum’un geleceğinden umutluyum.

Enseyi karartmak yok!