Dinin, canın, aklın, neslin ve malın korunması, bütün semavi dinlerde zaruri olarak kabul edilmiştir. Herbirimiz ayrı ayrı bunların gereğini yerine getirmeğe mecburuz. Dikkat edilecek olursa, bir toplumun ayakta durabilmesinde, bu beş esasın büyük payı bulunmaktadır.
Bu yazımızda üzerinde duracağımız mevzu, sözü geçen beş esası da içine alan, hepimizi yakından ilgilendiren trafik meselesidir.
Gerçekten, gün geçmiyor ki, bu konuda üzücü bir olayla karşılaşmış olmayalım. Etrafımıza baktığımızda sakat insanlar, ana babalarını kaybetmiş yavrular, bir demir yığını haline gelmiş otomobiller, yüreklerimizi parçalıyor.
Ayet-i kerimede, Cenab-ı Hak: "Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayınız." buyuruyor.
Allah'ın emri bu olduğu halde, kendimizi elimizle tehlikeye attığımız bir gerçek, çünkü, ilgililerden alınan bilgilere göre, yurdumuzda meydana gelen trafik kazalarının umumiyetle sürücülerin dikkatsizliğinden kaynaklandığı müşahade edilmektedir. Yani kazaların % 97'sinde insanların kusurlu olduğu görülmektedir. Bunların arasında da en çok kusur payı, yukarıda da işaret ettiğim gibi sürücülere düşüyor.
İnsanların sebep oldukları bu tur kazaların meydana gelmesinde içkili ve ya uykulu araç kullanmak, trafik kurallarına uymamak ve sefere çıkamayacak du rumda olan vasıtaları yola çıkarmak gibi durumların rol oynadığını da görürüz.
Bütün bu hususların ve ihmalkar davranışların neticesinin nereye vardığına bir bakalım. Hem ibretle ve insafla bakalım. Her yıl binlerce insanımız hayatını kaybediyor, onbinlerce insanımız sakat kalıyor, trilyonlarca liralık maddi zarar meydana geliyor. Üstelik kayıp rakamları her yıl biraz daha artıyor.
Bu acı durum ne korkunç bir savaşın, ne de amansız bir hastalığın neticesidir. Sadece kanun ve nizamlara uymamanın, alkol ve uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklara sahip olmanın, dikkatsizlik ve ihmalin eseridir. Bu da ne kadar üzücü ve tasa vericidir.
Halbuki peygamberimiz (S.A.V.) hadîslerinde bizlere, insan hayatına ve sağlığına değer vermemizi ve saygı göstermemizi öğütlemektedir.Yollar hususunda da bizleri şöyle uyarmaktadır. "Biri yolda giderken yol üzerinde bulunan bir diken dalı buldu. Onu alıp yoldan dışarıya attı. Allah Teala bu hareketini güzel bulup, kendisinin günahını bağışladı. "Yol üzerinde bir diken bulundurulmasına bile müsaade etmeyen dinimiz, trafik kanun ve kaidelerine uymamayı, yollardaki trafik işaretlerini bozmayı elbette günah sayacaktır.
Unutmamak gerekir ki, Müslüman uyanık, dikkatli ve tedbirli insandır. Tedbirsizlik ve diğer hususlarla kazalara sebep olanlar, günahkar olurlar. Toplum içinde yaşayan insan, yalnız kendisi için değil aynı zamanda başkaları için de yaşar. Müslüman, değil insanlara, yeryüzündeki bütün mahlukata merhamet duyan, acıyan kimsedir. Kur'an-ı Kerim'de; "Mü'minlere kanatlarını indir, alçak gönüllülük ve şefkat göster." buyuruluyor. Hz. Peygamber de: "İnsanlara acımayan kimseye Allah da acımaz." ve "Merhamet etmeyene, merhamet olunmaz" buyuruyor.
Görülüyor ki, trafik kazaları dine, akla nesillere ve mala menfi şekilde tesir etmektedir.
Öyleyse, bütün bu aksilikleri gidermek için ne yapmamız gerekiyor? Her şeyden önce konu ile ilgili dini emirleri dikkate almalıyız.
Mevcut trafik kanun ve kaidelerine uymamız gerektiğini hatırdan çıkarmamalıyız. Trafik eğitimine önem vermeliyiz. Trafik kaidelerinin sadece vasıta kullananları değil hepimizi alakadar ettiğini düşünmeliyiz.
Büyük şehirlerde görülen trafik kazalarına çoğunlukla, yanlarında bir büyüğü bulunmadan sokağa çıkan küçük çocuklar veya bu konuda eğitilmemiş küçük yaştaki öğrenciler sebep olmaktadırlar. Bunların da mes'uliyeti bizlere düşmektedir. Dinimiz cehaletle savaşan ve her türlü faydalı bilginin yanında olan bir dindir. Günümüzde hiç şüphesiz, trafik kurallarının öğrenilmesi faydalı bilgiler arasına girmiştir. Faydalı bilgileri edinmek de dinimizin emirlerindendir.