Karantina günlerin en büyük avantajı nedir diye bir soru sorulsa, kendi adıma bu soruya cevabım; sıraya koyduğum dünya klasikleri serilerini okumaya fırsat bulmam oluyor diyebilirim. Genellikle Rus klasikleri vazgeçilmezimdir. İşte bu klasiklerden ANA romanı...

Maksim Gorki'nin önemini ve değerini yitirmeyen 1917 Rus Devrimi (Ekim) öncesi yazdığı Ana romanı, toplumcu gerçekçi edebiyat türünün en önemli başyapıtlarından birisidir. İlk basımı 1906 yılında ABD' de kaleme alınmış, aynı yıl New York'ta yayımlanmıştır. Bütün dünyada büyük yankı uyandıran roman, iki yıl gibi bir süre içerisinde pek çok dile çevrilmiş, Osmanlı Devleti döneminde Tanin Gazetesinde 1908-1909 yıllarında tefrika edilmiştir. Daha sonraları da Sovyetler Birliği Cumhuriyetleri'nde orta dereceli okulda zorunlu ders kitabı olarak okutulmuştur.

Ana; Rus işci sınıfının (proletarya) Çara ve kapitalistlere karşı, sonunda Ekim Devrimi'ne varan mücadelesini, kendi halinde bir annenin ateşli bir eylemciye dönüşmesi bağlamında anlatıyor. Roman iki gerçek olayın ekseninde kurgulanmış, 1902' de Sormovo'daki 1 Mayıs gösterisi ve bu gösteriye katılanların yargılanması. Gorki, hikayeyi olayların eylemci kahramanları yerine, bir annenin bakış açısından anlatmayı seçmiştir. Bunun nedeni de işci sınıfına daha kolay mesaj verme yaklaşımıdır. Gorki, herkesin eylemci olabileceğini ve devrime katkıda bulunabileceğini göstererek işçi sınıfı insanların ürkekliğini kırmayı, onları yüreklendirmeyi amaçlamıştır. Ayrıca burjuva sınıfının sağladığı olanaklara sırt çevirerek mücadeleye katılan başka kadınlar da romanda önemli rol oynar. Böylece devrimci mücadelesinin, sadece erkeklerin değil kadınların da omuzlarında yükseldiğini Gorki'nin usta kaleminden okuyoruz...

Yazar, Aleksey Maksimoviç Peşkov daha çok Maksim Gorki adıyla bilinmektedir. Hayatı yoksulluk ve acılarla dolu geçtiği için Rusça'da acı anlamına gelen Gorki takma adını kullanmaya başlamıştır.

#evdekalarakkitapokuyunuz.....