Her şeyin bir aslı, esası vardır. Bina temel üzerine kurulur. Evlilikler nikah bağı ile olur. İnsan mutluluğunun, bireyin, ailenin ve toplumun mutluluğu ise o ailede veya toplumda mevcut olan huzurun üstüne bina edilir. Kişilerde, ailede ve toplumda insanların birbirlerine saygısı ve sevgisi yoksa, orada huzur ve mutluluk da yoktur.

Demek ki, huzurun ve mutluluğun temel taşı şüphe yok ki saygı ve sevgidir.

Onun için İslam ahlakının temeli de sevgi ve saygıdır. İnsanı olgun, mükemmel bir insan yapan üç unsur; sevgi, saygı, hoşgörü ve artısı cömertliktir.

Bunlar insanlığın karanlık gecelerini zifiri dünyalarını aydınlatan güneş, ay ve yıldızlar gibidir. Bu güzel huydan, bu güzel duygulardan mahrum olan kişiler ve toplumlar, karanlıkta yürüyen, gözleri gördüğü halde yolunu, önünü göremeyen yolcular gibidirler ki, her an düşebilirler.

Saygı ne demektir?

Saygı, ölçülü davranmayı sanat haline getirmektir. Üstün bir davranıştır. Başkalarını rahatsız ederim, kırıveririm endişesi ile dikkatle ve özenle hareket etmektir, zarafettir, inceliktir, hassasiyettir.

Sevgi ve saygı: Yüce Allah’ın bir emri ve Hz. Muhammed SAV.in müminlere, bize önemli tavsiyeleridir. Allah’a cc. saygı, emirlerine itaatle olur. R.SAV.e saygı ve sevgi, onun yolunu takip etmek, o yüce rehberin önderliğinde, onun ahlakı ile yaşamaktır. Saygı ve sevgi; kainatı kapsayan bir duygudur. Ana-baba, aile saygısı, sevgisi, akraba, eş-dost insana gösterilen saygı, hayvanata, haşarata ve doğaya olan şefkat ve merhametle muamele, emeğe saygı, ekmeğe saygıdır. Sermayeye saygı, vatan sevgisi ve bütün sevgiler ve saygılar aynı kaynaktan çıkan berrak sular gibidir. Sıcakta besmele ile içilince bedene şifa, ruha gıda verirler. Büyüğe saygı, küçüğe sevgi de böyledir.

Maalesef bir de saygısızlıklar vardır. Saygıdan ve sevgiden yoksun insanlara saygısız denir ki, görgüsüzlük, terbiyeden edepten yoksun kalmış insanların tabiatı ve huyudur. Saygısız, sevgisiz, selamsız, sabahsız insanları kimse sevmez. Bu kişiler toplum tarafından dışlanırlar. Eskilerin tabiri ile saygı ve sevgiden yoksun kişiler, gölgesi dibine düşmeyen kavak ağacına benzerler. Kavak ağacının dibinde kimse eğlenmez. Çünkü gölgesi yoktur.

Sevgisizin seveni ve dostu da olmaz. Vanası açık havuzun su tutmadığı gibi saygısız insanların da dostu olmaz.

Saygı, insanların hemcinslerine ve yaratılanlara karşı gösterdikleri hürmet ve onlara verdikleri değerin tatlı meyvesidir. Tükenmez bir itibar hazinesidir.

Ahlak çadırının direkleri mesabesinde olan saygı, sevgi, hoşgörü, cömertlik gibi hasletler, insanda durup dururken kendiliğinden oluşan şeyler değildir. Saygı ve sevgi insanla beraber doğar ama kendi kendine gelişmez. Ya; insanın ahlaken gelişmesi, aldığı aile terbiyesi, eğitimi, aile görgüsü, asaleti ile beslenir ve gelişir, olgunlaşır. Sonra saygı ve sevgi olur. Bunların hepsine edep denir.

Lokman Hekime sormuşlar; edebi kimden öğrendin? O da “edepsizlerden” demiş. Çünkü edep ahlakın özü, İslam’ın görünen yüzüdür. Edep topluma hakim olan saygının göstergesidir. İlim, bilgi, kültür insanın cehaletini giderir, ama edepsizliğini gideremez. Onun için edep ve saygı bir terbiye işidir. Bir asalet işidir. “Girdim ilim meclisine eyledim kıldım talep, ilim taa gerilerde illa edep illa edep” demişlerdir.
Tasavvufun da temeli saygı, sevgi ve edeptir. Onun için insan evvela kendisine, sonra insanlara ve kainattaki varlıklara saygılı olacaktır. Kendisine saygısı olmayandan insanlara, aileye, topluma, millete, devlete saygı beklenemez.

Saygı, ailenin ve toplumun huzurunun devamını sağlar. Sevginin, saygının da kaynağı dindir. Yani İslam dinidir.

Saygılı insanın sözü dinlenir, yoluna gidilir, öğüdü tutulur, ona saygı duyulur.

Bu arada bir önemli ayrıntı da şudur. Saygı, sevgi, hoşgörü gibi ahlaki davranışlar, korku, endişe, menfaat düşüncesi gibi

bir sebebe dayalı olmamalı. İçten ve yürekten Allah için kişinin olgun şahsiyeti için, yani Allah rızası için olmalıdır. Elbette ki herkese bir nedenle saygı duyulur. Kimi alimdir, kimi cömerttir, kimisi topluma yararlı kişidir. Yani saygıyı gerektiren sebep bir saygınlıktır.

Durup dururken hiç kimse kimseye saygı duymaz. Örnek insanlar her konuda saygın insanlardır.

Anadolumuzun yüksek bilgelerinden birisi olan (halk filozofu) Koca Yunus Emre ne diyor:

Gelin tanış olalım,

işi kolay kılalım.

Dünya kimseye kalmaz,

sevelim sevilelim.

Elif okudum ötürü,

Pazar kurdum götürü.

Yaratılanı sevelim,

yaratandan ötürü.

*

Ey kardeş;

Sev seni seveni hak ile yeksan ise,

sevme seni sevmeyeni Mısır’a sultan ise.

*

Seni seveni sevmen sana farzdır,

seni sevmeyene sevgin azdır.

Yani sevmeyen sevilmez.

Sevenler yerilmez.

Dünyada en acı şey, sevdiği tarafından sevilmemektir.

Marifet sevmektir, sevilmektir. Saymaktır, sayılmaktır.

Sevmeyen murat almaz, saymayanda sevgi olmaz.

Daima sevelim, sayalım, sevilelim... Bu dünya kimseye kalmaz.

Unutmayalım ki, dostluklar, kardeşlikler, saygıyla, sevgiyle kazanılır ve beslenir. Dostun çoğu az, düşmanın azı çoktur. Yani bin dostun var ise, yüzbin sevenin-sayanın var ise yine azdır. Bir tek düşmanın var ise, çoktur. Maksat düşman değil, dost kazanmaktır. Onun da yolu herkese saygılı olmaktır. Bu ise iyi niyetle, fedakarlıklarla, cefalarla, vefakarlıkla kazanılır. Yani yolunda yürümekle elde edilir. Bize düşen iyi niyetle elimizden gelen iyiliği yapmak, kötülükten kaçmaktır.

Karıncaya sormuşlar: “Hızlı hızlı nereye gidiyorsun?”

“Duydum ki Nemrut (Babil kralı) Hz. İbrahim’i ateşe atmış, onun ateşine su taşıyorum.”

“Bu ağızla mı?” demişler. “Bu ağızla” demiş.

Ve yine karıncaya sormuşlar: “Nereye gidiyorsun”?

Karınca: “Kâbe’yi ziyarete gidiyorum.”

“Sen bu adımlarla Kâbe’ye zor varırsın.”

Karınca cevap vermiş: “Kâbe’ye varamasam da bu yolda ölemem mi?”

Durum budur.

Herkes iyilik hususunda elinden geleni yaparsa, Allah onu murada eriştirir.

Netice; herkese karşı saygılı, sevgili, hoşgörülü, bağışlayıcı, cömert, yani insan gibi insan olalım. Herkese faydalı olalım. Kimsenin zararında olmayalım ki, kendimize, ailemize, toplumumuza, devletimize, milletimize huzur gelsin. Herkes mutlu olsun. Hepimiz, hepiniz Allah’a emanet olun. Emniyette olun. Amin.

De ki ya Muhammed SAV.

Ey inananlar; sizler Allah’ı gerçekten seviyorsanız, beni sevin ki Allah da sizi sevsin. Sizlerin günahlarını bağışlasın. Çünkü günahları bağışlayan tek olan Allah’tır. Gafur ve rahimdir. Ali İmran 31.

İman edip güzel davranışta bulunan müminler var ya, onlar için ulu Allah onların gönüllerinde bir sevgi yaratacaktır. Meryem 96.