Özellikle 1960’lı yıllarda dünya yer yer terör olayları ile sarsılıyor.

Terörün amacı nedir? Terörist eylemlerle, teröristler gerçekte amaçlarına ulaşabiliyorlar mı? Terör olayları hangi mantıkla yapılıyor? Gezegenimizi terörden arındırma olanağı var mı? Günümüzün en çok sorulan soruları arasında.

Terörizm; Topluma korku ve dehşet salmak için seçilmiş planlı, organize eylem biçimi. Prof. Dr. Doğu Ergil’in tanımıyla “Terörizm, saldırılan veya korkutulan sivil ve masum kurbanlar aracılığı ile, hedeflenen daha büyük bir kitleyi yıldırıp, korkutarak yasa-dışı stratejik ve siyasal amaçlarını gerçekleştirmek için bir grubun veya devletin, planlı, bilinçli bir biçimde şiddet kullanması veya şiddet kullanma tehdidinde bulunmasıdır.”

Terörist eylemler toplumda sarsıntı yaratacak, tanınmış kişilere yapılacağı gibi. Kitlesel katliamlar da yapalabilmektedir. Değişik askeri tesisler, dini kurumlar, siyasi kurumlar hedef seçilebilmektedir. Ülkemiz terörün gerek kişilere yönelik, gerekse kurumlara yönelik terör eylemlerinin pek çoğunu görmüştür. Bu konuda son derece deneyimleri olan, terörden çok çekmiş, canı yanmış bir ülkeyiz. Yıllardır terörün en acımasızı ile iç içe yaşıyoruz. Çok bedel ödedik, ödemeye de devam ediyoruz.

Terörizm günümüzde gelişmiş kitle iletişim araçlarını da kullanmakta. Terör eylemlerinin yanında bir davaya ya da anlaşmazlığa dikkat çekmek için başvurulan, radikal duyuru yöntemi olarak görülmektedir.

“Terörün sağı solu olmaz. Katilin sağcısı solcusu olmaz. Katil katildir. Sağcı, solcu veya etnik, hiçbir cinayet haklı görülemez. Dünyadaki temel norm budur.” (Uğur Mumcu; Harp Akademileri Konferansı, 13 Ocak 1993)

“Terör bir insanlık suçudur. Bu terör, kim tarafından yapılırsa yapılsın...Terörün bir tanesinden yana olmak ya da bir tanesine hoşgörüyle bakmak ya da bu olayları suskunlukla geçirmek, bir insanlık suçudur.” (Uğur Mumcu Berlin konuşması, 1992)
Yeni Zelanda’da 15 Mart 2019 günü iki camiye yapılan silahlı saldırıda ibadet etmekte olan 49 insanın katledilmesi insanlık adına yeni bir utanç göstergesi olarak tarihe geçmiştir.

Yayınladığı manifestoda Ayasofya'nın minarelerinin yıkılacağına, Boğaz'ın batısına yani Avrupa'ya geçen her Türk'ün öldürüleceğine dair tehditler yer alıyor. Küfürler, hakaretler sıralanıyor. Bu saldırı, çok iyi planlanmış, belli ki katil profesyonel, tarih ve strateji bilinci var. Yeni Zelanda'da iki camide katliam yapılması ve hemen ardından Türklerin Avrupa'dan atılması projesinin propagandasına girişilmesi, çok yönlü ,üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur.

Kendinden olmayanları, kendisi gibi yaşamayanları, kendisi gibi düşünmeyenleri dünyanın neresinde olursa olsun vahşice katletmeyi meşru gören her türlü karanlık düşünceye tüm Dünya’nın tepki göstermesi gerekir.

Yeni Zelanda’da yaşanan katliamın son olmasını diliyor, kimsenin inançları, etnik kimliği ve siyasi düşüncesi nedeniyle hedef olmadığı bir dünyada yaşayabilmek dileğiyle.